1/3

BAKIŞ AŞISI #9

Emin Çıtak 29.08.2014 - 17:56
Atın intikamı
“1 dakikada” konulu, oyunları kısa süre içerisinde size anlattığımız video serisinden haberdar değilseniz şimdi oldunuz. İlk bölümde sizlere oturdum Skyrim anlattım, anlatmaz olaydım. Murat abi gelip bana Skyrim’i yap dediğinde çok sevinmiştim, sevinmez olaydım.

Murat abi ne yaptığının farkında bile değildi… Oyunu anlatırken, metnini yazarken içimde bir yaratık uyandı. Zaten Bakış Aşısı’nın önceki bölümlerinde Skyrim’i ne kadar özlediğimi belirtmiştim. İşte bu olay tuzu biberi oldu ve Emin adlı şahıs geçtiğimiz hafta sonu kayıplara karıştı.

BAKIŞ AŞISI #9
Kafama makarna süzgecini geçirdim, tencereden zırh yaptım ve oklavayla ejderha kovalamaya başladım. Son oyun zamanımın üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen her şey bıraktığım gibiydi. Bir kez daha kuzeyin soğuk rüzgârları beni kendi dünyasına hapsetmeyi başarmıştı.

İyi de ben bu oyundan neden sıkılmıyorum? Onca oyun oynanmayı beklerken neden soluğu yine Skyrim’de almıştım? İşte son birkaç gündür sadece bunun üzerine düşünüyorum. Oyun kaliteli orası bir gerçek, ama içinde benimle ilgili bazı kişisel parçaları da barındırmakta.

Belki de bu, Tamriel’de büyümenin, o dünyanın gerçek bir parçası gibi hissetmemle ilgili. Elder Scrolls serisinden daha iyi bir rol yapma oyunun hala olmamasıyla ilgili de olabilir. Şu bir gerçek: özgür olduğum nadir yerlerden biridir Tamriel toprakları. Bu durum Daggerfall’dan beri değişmedi.

O zamanlar yaşımın da küçük olmasının etkisiyle etrafımda dönüp bitenleri pek bilmiyordum. Gerçek dünyanın bundan farkı nedir sorarım size? Siz bilmeseniz bile bir şeyler sürekli değişiyor. Siz büyürken o da büyüyor, şekilleniyor.

Morrowind zamanı çevremde neler olup bittiği anlamaya, çözümlemeye başlamıştım. Daha önce fısıltılar halinde söylenenlerin, benden saklanılanların ne derece büyük ve korkutucu olduğuna tanık olmuştum. Kayıp tanrı Lorkhan’ın peşinde dünyanın en yüksek noktasına erişmiştim.

BAKIŞ AŞISI #9
Burası Everest değildi, zaten Everest pek de umurumda değildi.

Sizin hayatınızdaki önemli günler ve gelişmeler farklı olabilir.  Benim içinse Kızıl Dağ’a tırmandığım, Morrowind’e hâkim olduğum o gün unutulmaz olarak kalacak.

İnsanlar Cyrodiil’de çok fazla şeyden şikâyet ediyorlardı. İnsanlar böyledir, sadece yakınırlar. Her zaman! İnsanlar (özellikle yetişkinler) hep kusur ararlar. Kendi doğruları dışına çıkıldığı zaman tahammülsüzdürler. Benim için Oblivion hayatımdaki dönüm noktalarından birisidir.

Mükemmeldir, eşsizdir.

Aslında dünyanın en kusurlu oyundur ama kurcalamayın orasını siz. Eğer orada yaşıyor olsaydınız göreceğiniz o kadar çok harika an vardı ki… Eğer Oblivion olmasaydı asla Skyrim var olmazdı. Morrowind olmasaydı, Oblivion da olmazdı.