1/2

Daemonica

Arda Gündüz 3.06.2010 - 12:31
Nicholas'ın yolu garip bir köye düşer...
Platformlar PC
Daemonica
Merlin Puanı 72
Artılar Rahat bir harita sistemi, ipuçlarını buldukta olayları çözebilmek oldukça zevkli
Eksiler Görevler bizlere kopuk kopuk yansıtılıyor ve bazen ne yapmamız gerektiğini anlayamayabiliyoruz, bu yüzden uzun uzun diyalogları takip etmek gerekebiliyor
İşte yine Diablo’ya farklı açılardan yaklaşmaya çalışan ancak içerdiği farklılıklarla kendini ondan elinden geldiği kadar ayırmak için uğraşan bir yapım. Hatta Diablo’nun RPG öğeleri, Daemonica’nınkisinden çok daha ağır basmakta. Daemonica’da önceliği daha çok adventure ve ipuçlarıyla sonuca ulaşma olayına vermişler ve bu da kendisini biraz daha farksız yapmış. Kimi zaman aksiyon öğeleri bile geri planda kalıyor ve siz ipuçları, alet-edevat toplama ya da ilgili insanları bulmak üzerine yoğunlaşmaya başlıyorsunuz. Ancak zaman zaman ister istemez kafanız karışabiliyor ve bir süre sonra oyundan kopma noktasına gelebiliyorsunuz. Neyse, ayrıntılar içeride...

Bir yabancı

Yönettiğimiz kahramanımızın adı Nicholas Farepoynt. Kendisi, pek de popüler olmayan ve üstelik iyiden iyiye tehlikeli hale gelmiş bir köyün en yetkili kişisi tarafından buraya çağırılıyor. Bir bayanın esrarengiz biçimde öldürülmesiyle, köydeki herkes tedirgin hale geliyor ve cinayetin sırrının çözülmesi için bekliyor. Biz de bu karışıklığa son vermek ve çeşitli ipuçlarını toplayıp sonuca gitmek için uğraşıyoruz. Köye gelince çeşitli insanlar ile tanışmaya başlıyor ve bir yandan onların kişisel problemleri ile de ilgilenmeye çalışıyoruz. Tabii bunların hepsi hikayenin bir parçası ve onlarla ilgilenmeden de sonuca ulaşabilmemiz mümkün olmuyor. Hatta bir yerden sonra tamamen bir adventure oynuyormuşuz gibi hissediyoruz. Aslında çok yönlü bir yapım, ancak bulunduğu özellikler maalesef kuru kalabiliyor.

Açılış video’sundan sonra ana menüye geliyoruz. Burada ayarlarımızı kontrol edebiliriz. Tuş kombinasyonlarını değiştiremesek de kullanmak çok fazla problem teşkil etmiyor. Zaten çok alışılagelmiş bir sistem ile kontrol ediyorsunuz ve bunu oyun içerisinde de uygulamak zor olmuyor. Klavye+mouse ikilisinden yararlanarak oynuyoruz. Başladığımzı 3 boyutlu ve izometrik bir bakış açısından oynuyoruz. Sağ üstteki kalp ikonu canımızı gösterirken, sol alttaki kısımda da üzerimizde taşımakta olduğumuz eşyaları gösteriyor. Aynı kısımdan ya da klavyedeki kısayolları kullanarak gezindiğimiz bölgenin haritasına ulaşabiliyoruz. Ayrıca günlüğümüzü de kontrol etme şansına sahibiz. 3 boyutlu grafikler kötü gözükmüyorlar ve sistemi düşük olan makinelerde çalışabileceklerinin sinyalini de veriyorlar. Yine de harita çok renkli gözükmüyor ve sürekli aynı öğeler ile karşılaşıyoruz. Detaylara çok fazla inilmemiş ve animasyonlar da gerçeğine çok uygun değil. Yine de gözü rahatsız eden birşey yok ve oynanamayacak derecede değiller.

Kamera kontrolü de tamamen bize ait. Zoom in / out yapabiliyoruz ancak çok ufak bir miktarda yapıyoruz. Hatta kamera en tepedeki halindeyken oynamak çok daha mantıklı olacaktır çünkü öteki türlü görüş açımız daralıyor ve etrafı rahat araştıramayabiliyoruz. Ok tuşlarını kullanarak istediğimiz gibi çevirebilme şansına da sahip oluyoruz. Bu açıdan çok fazla kontrol problemimiz olmayacaktır. Hemen başında, köyün ana kapısında bekleyen koruma ilk başta bizi içeri almasa da, daha sonra bizi major’un çağırdığını kanıtlayan imzalı kağıdı gösteriyoruz ve köy kısmına girip inceleme işlemine başlıyoruz. Bu noktada haritamızdan çok fazla yararlanmamız gerekecek. Harita üzerinde neredeyse tüm yerşekilleri gösteriliyor ve burada kullanbileceğimiz güzel bir özellik var. Gitmek istediğimiz yere mouse’u tıkladığımız zaman yeşil bir işaret oraya konuyor, haritayı kapattığımız zaman yeşil bir ok haritanın köşesine yerleşiyor ve bizim daha önce işaretlemiş olduğumuz noktaya bizi yönlendirmeye başlıyor. Bu oldukça iyi bir özellik ve gitmek istediğimiz yerleri tek tek arama zahmetinden bizleri kurtarıyor.

Ben geldim ey insanlar!

Köye geldiğimiz zaman insanlarla tek tek konuşmaya ve çeşitli konular hakkında bilgiler almaya başlıyoruz. Tabii öncelikli konu hep cinayet ve bunun yanında major’un yönetimi hakkında oluyor. İnsanların bazıları geyik yaparken, bazıları da çok önemli bilgiler ve görevler veriyorlar. Ancak, genelde birşeyleri bulup onlara getirmek ve bunun karşılığında da onların bize birşey ya da bir bilgi vermesi şeklinde cereyan ediyor. Görevlerin birinde blacksmith’e gidiyor ve evinizin kapısı için kilit yaptırmak istediğinizi söylüyorsunuz. O da elinde mevcut bir kilit olduğunu ancak anahtarını bataklığa düşürdüğünü söylüyor. Bataklığa gidince anahtarı o mesafeden alamayacağınızı anlıyorsunuz ve dere kenarında balık tutmakta olan bir elemandan yardım istiyorsunuz. O da, sevdiği kıza haber götürmenizi istiyor ve bu sefer de onun dediğini yapıp, anahtar için oltasını kullanabilmeniz konusunda onun ikna olmasını sağlıyorsunuz. En sonunda kilidi elde edip, kapınızda kullanıyor ve böylece gelebilecek tehlikelerden de korunmuş oluyorsunuz. İşte, adventure kısmı genel olarak bu şekilde cereyan ediyor.