1/2

Herkesin es geçtiği unutulmaz oyun: SOMA

Hürcan Köse 2.01.2017 - 11:46
Müsaadenizle biraz Soma öveceğim, gelin.
Beyler, bayanlar ve diğerleri. Toplanın başıma, bugün çok güzel bir oyun öveceğiz. Muhtemelen hep gördüğünüz, burun kıvırdığınız ya da 'bir ara oynarım yeaa' dediğiniz bir oyunu, Soma'yı öveceğiz. Hala uzak duruyor olabilirsiniz ancak bu yazıyı okuduktan sonra Soma ile tekrar etkileşim içine gireceğinizin garantisini veriyorum. Çok büyük konuştum değil mi? Eh ama o kadar güveniyorum işte bu oyuna.

Herkesin es geçtiği unutulmaz oyun: SOMA
Soma aslında yolculuğuna bir korku oyunu olarak başlamıştı ve belki de es geçilmesinin en büyük sebeplerinden birisi de buydu aslında. Amnesia serisi ile tanıdığımız Frictional Games'in yaptığı Soma, Amnesia'nın okyanusta geçen hali olarak lanse edildiği için ortaya büyük bir sıkıntı çıktı. Çünkü bana soracak olursanız Soma'nın Amnesia ile mekanikleri dışında hiçbir alakası yok. Günümüz oyuncuları karanlık, distopik bilim kurgu hikayelerine aç. Bu hikayelerle çeşitli nostaljik öğeleri de birleştirdiğiniz zaman ortaya gerçekten çok başarılı bir proje çıkarabiliyorsunuz. Bakın Soma bunu gerçekten yaptı. Ama yanlış reklam işte, Amnesia etiketi vurulduğu anda Soma'nın kafasına sıkılmış oldu.

Herkesin es geçtiği unutulmaz oyun: SOMA
Bugüne kadar kime 'Soma'yı oynadın mı?' diye sorsam, 'Ya ben korku oyunlarını pek sevmiyorum' cevabını aldım. Korku oyunu olmadığını söyleyerek diretmeye çalışsam da karşımdaki kişiler genellikle önyargıyı kıramadı ve Soma'yı oynamamaya devam etti. Yahu bir oyna be, ölmezsin. Yani, ölmeyeceğini umuyorum. Soma bir korku oyunu değil arkadaşlar. Korku öğelerine sahip, bilim-kurgu temalı bir keşif oyunu. Hatta bazılarınız bu türü 'yürüme simülasyonu' olarak bile adlandırabilir ancak öyle değil. Gerilimi en yüksek seviyeye çıkarıp aksiyon yaşattığı anlar da gerçekten yadsınamayacak derecede fazla.

Peki Soma'yı niye övüyor bu adam diye soruyorsunuz değil mi? Atmosfer ve hikaye. Bu iki öğe Soma'yı öyle güzel kurtarıyor ki, oyunun eksi yönlerini rahatlıkla görmezden gelebiliyorsunuz. Öncelikle spoiler vermeden Soma'nın hikayesi hakkında ufak bir bilgilendirme yapayım. Simon Jarrett adlı bir karakteri oynuyorsunuz. Kendisi bir gün Toronto'da bir araba kazası geçiriyor ve bunun sonucunda beyninde ciddi bir hasar meydana geliyor. Yaşıyor, ancak çok da fazla zamanı kalmadığını biliyor. İlaç kullanıyor, tedaviye gidiyor ancak Simon artık her şey için çok geç olduğunu biliyor.

Herkesin es geçtiği unutulmaz oyun: SOMA
Simon bu sıkıntının üzerine rastgele bulduğu, bir bakıma 'merdiven altı' olarak adlandırabileceğimiz bir kliniğe gidiyor. Orada bulunan doktor bu tedavinin deneysel olduğunu ancak Simon'u kurtarma olasılığının oldukça yüksek olduğunu belirtiyor. Eh artık kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünen Simon tedaviyi direkt olarak kabul ediyor elbette. Simon kliniğe gittiğinde özel koltuğa oturuyor ve birden her şey kararıyor. Uyandığı zaman kendisini Site Upsilon'da bulan Simon, bir süre sonra farklı bir bedende, okyanusun altında olduğunu fark ediyor. Artık hem evinden, hem de bulunduğu zamandan çok uzaktadır. Kafalar karıştı mı? Harika!