1/3

Hooligans: Storm Over Europe

Melih Özkan 3.06.2010 - 12:31
Birileri fanatik mi dedi? Bir holigan olarak maceranın ortasında takımınızı desteklemeyi hiç denediniz mi?
Platformlar PC
Hooligans: Storm Over Europe
  • Yapımcı - Yayıncı Darxabre Games - Darxabre Games
  • Çoklu Oyuncu: Yok
  • Oyun Türü: Strateji
  • Sistem Gereksinimleri
Merlin Puanı 70
Artılar -
Eksiler -
HOOLIGANS: STORM OVER EUROPE

Maç bittiğinde kaybeden takım, kendi sahasında oynamasına rağmen ürkek bir kediden farksız futbolu ile tüm taraftarlarını utandıran kızıl saçlının takımıydı. Kızıl saçlı ve tüm taraftarlar hayal kırıklığından daha fazlasını 90 dakika sonunda tatma şerefine nail olmuşlardı. Bu ceplerinde tomarla para bulunan beş para etmez futbolcular şimdi tüm maç boyunca izlettirdikleri aşağılık futbollarını alıp soyunma odasına oradan da manken sevgililerinin koyunlarına girip gecenin tesellisini bulucaklardı. Peki ya o? Peki diğer taraftarlar? 

Maaşını almasına daha iki hafta vardı ve o bir salak gibi gidip cebindeki son parayı tuttuğu takımın maçını izlemek için harcamıştı. O da bir şeyler hak ediyordu. En azından bir galibiyet. Ona bir şeyleri kazandığını, başardığını hissettirecek herhangi birşey. Ama hayır! Burnu büyük bu salaklar hiç bir şeyi umursamıyordu. Buraya onları izlemeye gelen binlerce insan umurlarında değildi. Olsa maçı kazanırlardı zaten. Maçtan çıkıp kendi tayfasıyla birer içki içip en azından sahada gördüklerini unutmak istiyordu. Kızıl saçlı ve dostları içkilerini içerlerken bara karşı takımın taraftarları da geldi. Kızıl saçlı için kaçırılmaması gereken bir fırsattı. Onları kendi evlerinde yendikleri için kendilerini bir halt sanıyorlardı. Şimdi de hiç çekinmeden stadın karşısında duran bu sahibi belli bara gelme cürretini göstermişlerdi. Kızıl saçlı içinde kopan haykırışla motive oldu. Kendi kendine ağzından salyalar akıtarak " Suç cezasız kalmaz " diyerek ilk sözlü sataşmayı içlerinden bir kurban seçerek yaptı. " Hey çocuklar şu herifin giydiği forma size de inek pisliğini hatırlatmıyor mu? " diye bağırdı bardaki herkesin duyacağı şekilde. Mesaj yerine ulaşmıştı. Bununla berebar yaklaşık beş dakika kadar iki takım taraftarları arasında sözlü sataşmalar devam etti. Bar sahibi ise polisi aramıştı bile. Daha sonra inek pisliği rengindeki formasına yapılan hakaret karşılığı kızıl saçlıya annesi ile ilgili yapılan müstehcen sözler fitili ateşledi. Kızıl saçlı elinde tuttuğu bira şişesini masanın üzerinde ters çevirip kırdı ve gözleri kararmış bir halde karşı grubun üstüne atladı. Kırık şişeyi hedefinin üzerine büyük bir özveri ile ulaştırmayı başardı. O pisliğin kolunda açılan yara için en az altı dikiş atılması gerektiğini düşündü ve bu kızıl saçlıya oldukça zevk verdi. Bar birden bu ani sıçrayışla birlikte karıştı. Polisler geldiğinde olay kontrolden çıkmış ve bar dışına taşmıştı. Polislerin istediği destek kuvvet olay yerine gelip kargaşayı kontrol altına aldığında kızıl saçlı, züppenin birinin yüzünü yumrukları ile cilalamakla meşguldü. Bu sebepdendir ki ense köküne yediği cop darbesi son derece ani ve kontrolsüzce isabet etmişti. 

Gözlerini açtığında bir hücrede sırayla arkadaşlarının hepsinin ifadelerinin alındığını gördü. Arkadaşlarının yardımıyla doğruldu ve o da ifade vermek için hücreden ayrıldı. İfade verirken acı bir geçeğin farkına vardı. Otuza yakın taraftarın herbiri sanki ağız birliği yapmışçasına olayı başlatanın kızıl saçlı olduğunu söylemişlerdi. Hatta kendi arkadaşları bile. Bu ifadeleri yalanlamadan doğruladı. Bu kadar kişinin ifadesine karşı bir ifade vermek muhtemelen onun resmi kayıtlarda yalan söylemiş olduğunu gösterecekti. Bu şekilde diğerlerinden bir kaç gün daha fazla içeride kalacaktı o kadar. Kazandığı zafer yanında bu küçük bir bedeldi. Aslında olayı kızıl saçlı başlatmıştı ama bunu kabul etmek istemiyordu. Belki bir şeyler hatırlasa bunu kabullenmekte zorlanmazdı da. İfade verdikten sonra iki polis memuru ile birlikte hücresine götürülmek üzere odadan ayrıldı. En azından o öyle sanıyordu. Diğer arkadaşlarının da bulunduğu birinci kattaki hücreye götürülüceğini sandı ama garip bir şekilde zemin katta bulunan hücrelerden birine konulmak üzere götürüldüğünü fark etti. Konulacağı hücreyi görünce nutku tutuldu ve bağırmaya çalışmaktan çok içeri girmemeye uğraştı. Kapı üzerine kapatılıp polislerin arkasından bağırdı ama onu pek umursamadılar. "Bir hata yapıyorsunuz. Beni yanlış hücreye koydunuz "diye son kez umutsuzca bağırdı polislerin ardından. Sonra koridorun sonunda kaybolan polisleri izleyip arkasına korkarak döndü. İçeride her birinin üzerinde inek pisliği renginde formaları olan on-onbeş kadar taraftar vardı. Bir çoğunun yüzlerini hatırlıyordu. Hepsi fena dayak yemiş onbeş kızgın taraftar! Birçoğunu kargaşa içinde sinsice kendi benzetmişti. Hikayenin gerisini anlatmak bize düşmez. Fakat şunu bilin yeter. Artık takımın en haşin amigosunun lakabı " kızıl saçlı " değil. Artık ona herkes " tatlı kızıl " diyor. Ve aslına bakarsanız artık kahramanımız pek de haşin değil. 

Orjinal Bir Oyun (mu?)
Oyunun incelemesine başlamadan önce şunu söylemekte fayda var. Hooligans gerçekten ilginç bir fikir üzerine kurulu bir oyun. Oyunun bir çok eksik noktası bunu değiştiremez. Fakat maalesef yalnızca yenilikçi fikri oyunu güzel yapmaya yetmiyor. Oyunun ismine bakıp bir şeyler çıkaramadıysanız oyunun amacını biraz açayım dilerseniz. Holligans: Storm Over Europe ( Yazının geri kalanında Holligans kullanılacaktır ) adlı buram buram Britanya vahşeti kokan oyunumuzda amaç genel olarak, takımına sadık bir taraftar olup onu hiç bir zaman, özellikle de deplasman maçlarında yalnız bırakmamak. Tabii bu desteği sadece saha içinde vermeniz gerekmiyor. Genelde saha dışında da bazı olaylara karışacaksınız. Yalnız oyunun genelini oluşturan bu çeşit görevlerin takıma olan faydası tartışılır tabii. Zaten oyundaki ara videoları ve içinde bulunduğunuz holigan grubunu kavramaya başladıkça ne kadar çok kafayı çizmiş karakter portföyüne sahip bir grubu yönettiğinizi anlayacaksınız.