1/2

Oyuncunun Günlüğü

Remzi Tekinci 3.06.2010 - 12:31
Bir oyuncunun büyümesi, bilgisayar kar?ysynda tatty?y ilk duygular, ilk oyunlar, ilk efsaneler. Yçindeki heyecany kaybetmeden bir oyunucudan iyi bir kullanycy olmanyn ilkelerinin öyküsünü bu yazyda bulabilirsiniz.
Bakıyorum da zaman ne çabuk geçiyor. Daha dün gibi hatırlıyorum bazı şeyleri. Atari salonlarında geçti çocukluğumuzun bir bölümü. Belki de şehrin çocuklar için en kötü taraflarından biri de buydu o günlerde. Daha sonraları atari kiralar olduk günübirliğine. Bizim buralarda Atari 2600'ü kimlik karşılığı kiralarlardı.Atari salonuna gitmekten daha hesaplı oluyordu bu yöntem.

Mavi Ekranın Büyüsü
Sonunda mavi ekranın büyüsüne kapıldık. Açınca mavi ekranı ve beyaz karakterleri çıkan Commodore 64'e bu ismi takmıştım. Çocukluk işte ne yaparsınız. Artık ne atari salonları ne de kiraladığımız atariler bizi etkiliyordu. Kişisel bilgisayar bulaşmıştı bir kere kanımıza. Tek düşündüğümüz o mavi ekrandı. Aslında bu bir başlangıçtı, hayatımızda bir dönüm noktasıydı. İlk dönemlerde amaç aynıydı, oyun oynamak, oyun oynamak ve yeniden oynamak. Fakat bilgisayarı kullanıp ufak ufak bir şeyler yapmayı öğrenince amaçlar da değişmeye başladı. Çünkü o mavi ekran bize inanılmaz ufuklar açmıştı. Kimimiz program yazıyor, kimimiz oyun oynuyor, kimimiz de resim yapıyorduk. Benim gibi bazıları da belli bir konuya yönelmeyip her şeye bulaşmış ve kurcalar olmuştu.

Oyun oynamak,oyunları sonsuz haklı yapmak için Action Replay VI (bizde Multi Ice 6 diye geçer) almıştım. Ama bu kartuş muhteşem birşeydi. Oyunların menülerini Türkçe yapmaya başladım.Sağına soluna adımı yazıyordum. Bundan daha zevkli ne olabilirdi?

Efsaneler...Commodore ve Amiga
Bir arkadaşta Koala Paint'i görene kadar böyle sürüp gitti. Koala Paint Commodore 64 için gerçekten çok kolay kullanılabilen güzel bir çizim programıydı. İşte o sıralarda Amiga efsanesi doğdu. Ben de artık grafik işine merak saldığımdan olsa gerek Amiga hastalığına yakalandım. Tedavisi yoktu mutlaka almalıydım. İşte o yüzden çok sevdiğim Commodore 64'ümü sattım ve Amiga 500 aldım.

Sensible Soccer & Sensible World Of Soccer
Grafik merakından Amiga aldım ama oyunlarının da çok güzel ve zevkli olduğunu çok geçmeden anladım. Bir süre oyun dünyasına daldım. Bugün bile büyük zevkle oynadığım ve hiçbir futbol oyununa değişmediğim Sensible Soccer ile o günlerde tanıştım. Sahayı tepeden görüyordunuz ve küçücük adamları yönetiyordunuz. Taraftarın tezahüratları sizi havaya sokmaya yetiyordu. Oynarken alınan zevk hiçbir oyunda yoktu. Evde arkadaşlarla turnuva yapmak en büyük zevkimizdi. Sensible Software firması Sensible World Of Soccer' çıkardığında daha bir bağımlı olmuştuk bu oyuna. Artık menajerlik kısmı da vardı ve yirmi sezon takımlarda top koşturabiliyordunuz.

Dune 2. Real-Time Strateji Doğuyor!
Yer Bandırma, oyun ya da programlar hemen gelmiyor tabii. Önce İstanbul'a gelecek sonra buraya. Aradan bayağı zaman geçebiliyor bazen. Sık sık bizim bilgisayarcıyı ziyaret ediyorum.Yine bir ziyaret günü başımdan geçenler:

-İstersen yeni bi oyun geldi 6 disket.
-Oha one öle yaw.
-Güzel bi oyun dediler ben de getirdim.
-Yaw Zeki abicim iyi diyon ama 6 disketi bi oyuna bağlamak yerine birkaç oyun alırım.
-Yaw sen şuraya otur kurcala biraz,beğenirsen çekeriz.
-Tamam abi bi bakalım o zaman ama pek sanmıyom.
-Abiii , Zeki abi bu oyunu çek banada ben gidim evde takıliim biraz.
-Ne o sardı galiba.
-Yok sarmak değil abi değişik türde bi oyun bu. Daha önce böle bişey görmedim de ondan. Arşivde bulunsun yani.

Tabii oyun arşivde durmadı hep bilgisayarın yanındaydı.Aslında işi garantiye alıp bir kopyasını almıştım, arşivde duran onlardı.