1/2

Secrets of Sultan Kanuni 2

Erdem Maşlak 3.06.2010 - 12:31
Süleyman'ın hazinesi izinde, Zion'a doğru…
Platformlar PC
Secrets of Sultan Kanuni 2
  • Yapımcı - Yayıncı Fatih Uzun - Fatih Uzun
  • Çoklu Oyuncu: Yok
  • Oyun Türü: Macera,Macera
  • Sistem Gereksinimleri
Merlin Puanı 67
Artılar Grafikler ve sesler başarılı; esprili diyaloglar
Eksiler Oyun pek çok açıdan dalgalı bir seyir halinde; bazı ufak tefek hatalar
Şimdiye kadar Rapstar 1 - 1,5 , oyunyapimi.org ve Secrets of Sultan Kanuni amatör yapımlarıyla adını duyuran, bir süredir de Sevgilim Olur Musun'un yapımıyla uğraşmakta olan Fatih Uzun'un eş zamanlı geliştirmekte olduğu en son oyunu Secrets of Sultan Kanuni 2 internette indirilebilir olarak sunuldu. Daha önceki oyunlarında adventure unsurlarına başarılı bir biçimde oyunlarında yer ver veren Fatih Uzun, SoSK 2'de bunun yanı sıra daha güzel grafikler ve farklı yönde ilerlemeye başlayan konu içeriğiyle ayrı bir öneme sahip.

Serinin ilk oyununu oynamamış olanlar için kahramanlarımızdan ve oyunun arka planından biraz bahsedelim. Ana karakterimizin ismi Ali ve kendisi bir tekvandocu. Bir gece rüyasında Kanuni Sultan Süleyman'ı görür ve başlar gizli hazinenin yerini aramaya. Tesadüf de budur ya, büyük hazine Ali'nin kendi mahallesindeki müzenin bahçesinde gizlidir ve çabuk hareket edilmez de kötü güçlerin eline geçerse dünyanın sonunu getirecektir. İlk oyunda yaptığımız şey Kanuni Sultan Süleyman'ın bu gizli hazinesini (sihirli ayakkabılar) bulmak olmuştu. Bulmuş ve dünyanın kontrolünü elinde bulunduran çok gizli bir örgütün daha da güçlenmesinin önüne geçmiştik. İkinci bölüm de ilkinin bıraktığı yerden başlıyor diyebiliriz. SoSK 2'nin hemen başında kahramanımız Ali yine rüyasında Kanuni Sultan Süleyman'ı görüyor ve Nostradamus'un bir başka kehaneti daha ortaya çıkıyor, ardından da ilk oyundan hatırlayacağımız ajanlar evimize baskın yaparak ayakkabıları çalmaya çalışıyorlar. Onlardan kurtuluyoruz, fakat arada ayakkabıları kaptırıyoruz. Artık amacımız ayakkabıları ve dolaylı yoldan da tekrar dünyayı kurtarmak üzere Türkiye'den Amerika'ya, oradan da Neo ile birlikte Zion'a kadar kâh komik, kâh düşündürücü yolculuğunda Ali'ye yoldaşlık etmek…

Koş Ali Koş
Daha oyuna girmeden önce SoSK 2 hakkında dikkatinizi bir takım özellikler çekecektir. Bunların başında oyunun boyutu geliyor diyebiliriz. Önceki Fatih Uzun oyunlarının neredeyse 20 - 30 misli büyüklüğünde bir dosyayı internetten indiriyorsunuz ki bu, oyun hakkında hiçbir şey bilmiyor olsanız bile sizi farklı bir şeylerin oyunda karşılayacağının göstergesi oluveriyor. Oyuna girer girmez de ilk dikkatinizi haliyle grafikler çekiyor. Oyunun çok büyük bir kısmında üç boyutlu tasarımlar gözünüze çarpıyor; kaldı ki bu teknik başta Syberia olmak üzere çok fazla sayıda gördüğümüz bir uygulama. Her ne kadar Sultan Süleyman'ın göründüğü kısımlar gerçek dünya görüntülerinin biraz gerisinde kalsa da onların da genele uyum sağladığını söyleyebiliriz. Açılış kısmında yer alan Ali'nin dairesi gerçekten de çok güzel bir görünüme sahip. Daha sonrasında sokak ve ilerledikçe müze ile beraber bilhassa bilgisayarlı odanın görüntüsü sizi elle tutulur, ticari bir oyun oynadığınız izlenimi vermekten hiç de geri kalmıyor. Yalnız oyunun bundan sonraki kısımlarında, bazı noktalarda dikkatlerden kaçmayan farklılaşmalar görülüyor. Oyunu Türkiye ve Amerika diye iki kısma bölersek Türkiye'de grafiksel olarak bazı anlarda hayret verici derecede başarılı ve daha uzun bir oynanış süresi görüyorken, Amerika'da neredeyse 180 derecelik bir dönüşle bunlarda bir gerileme görüyoruz. Keza bulmacaların da bundan etkilendiği söylenebilir. Daha özensiz grafikler, aksiyon dozu haddinden fazla yüksek bulmacalar her ne kadar sizi aşırı derecede rahatsız etmese de, keşke aynı seviyede tutulmaya devam edilseymiş diye de hayıflanılmıyor değil.

Oyunun Türkiye'de geçen kısımlarındaki bulmacalar insanlarla konuşmanızı gerektiren bazı durumlar gösteriyor. İlk oyundan en çok hoşuma giden yan karakterlerden biri olan müze bekçisi yerli yerinde duruyor, onun yanı sıra bir de Fransız Lokanta'sı oyuna eklenmiş. Hepsinde de kendine özgü bir hava var ve bunun o ufak tefek pikselli hallerine iyi bir biçimde uydurulmasından söz etmek lazım. Konuşmalarda geçen espri unsurlarından da ayrıca söz etmek lazım tabii ki. Neredeyse bütün cisimler için yazılan ayrıca yazılar var ve diyalog ağaçlarının buna uygun bir dağılım gösteriyor olması da ayrıca güzel.