1/2

Splinter Cell: Double Agent

Merlinin Kazanı 3.06.2010 - 12:31
Ajanlık mesleğimizdir çok şükür
Platformlar XBox 360
Splinter Cell: Double Agent
  • Yapımcı - Yayıncı Ubisoft - Ubisoft
  • Çoklu Oyuncu: Var
  • Oyun Türü: Aksiyon
Merlin Puanı 88
Artılar Yeni eklenen "Undercover" oyun mod'u çok başarılı. Kullanıcıya serbestlik tanınıyor. Çoklu oyuncu mod'ları çok başarılı.
Eksiler Aksiyon dozajı artmış, gizlilik seviyesi azalmış ve de oyun kolaylaşmış. Yeni nesil konsollarda görmek istemediğimiz düşük ekran yenileme seviyesi.
Splinter Cell ile ilk tanıştığımızda gizlilik ve aksiyon oyunlarında bir devrimin yaşandığına tanık olmuştuk. Yapımcı firma Ubisoft dönemin en güzel grafiklerini bize sunarken, yazar Tom Clancy sayesinde de en gelişmiş ajan oyuncaklarının ne işe yaradığını öğrenmiş, bilgilenmiştik. Yaklaşık olarak her sene yeni bir bölümü ile hayranlarını sevindirmeye devam eden Ubisoft yine yapacağını yaptı ve Double Agent isimli yeni oyunu ile türü sevenlerin zevkli dakikalar yaşayacağı bir devam oyunu ile karşımıza çıktı.

İlk olarak Xbox 360 sahiplerinin kavuştuğu bu gizlilik ve aksiyon dolu yapımın en büyük özelliği daha evvelki oyunlardan farklı olarak yepyeni bir oyun anlayışını benimsemesi. Sam Fisher denildiğinde aklınıza gelen siyah kıyafetler bu oyunda tarihe karışıyor. Her bölümde bulunduğumuz mekana uygun olarak yeni kıyafetler giyinen Sam, adeta defile yapıyor. Tekli oyuncu bölümlerinde “Çift Ajan” olma sebebi ile bambaşka bir oyun sistemi ile bizi serbest bırakırken, ahlaki değerlerimizi de ölçen olaylara denk gelebiliyoruz. Çoklu oyuncu mod'larında da epeyce gelişim sağlayan Ubisoft, Sam Fisher’ı yeniden yaratmışa benziyor.

Özlemişiz be Sam Abi

Splinter Cell’in en büyük özelliği entrikalar dolu bir hikayeye sahip olmasıdır. Double Agent da bu konuda bizi şaşırtmıyor ve sürekli heyecan verici olaylarla kafamızı karıştırırken, “hadi canım” dedirtecek gelişmelerle şok etmeyi başarıyor. Oyuna ilk başladığımız noktada yanımızda bir takım arkadaşı görünce şaşırmamamız elde değil. Yoksa takım çalışması ile ilerleyeceğimiz bir oyun mu bu, yoksa “double” kelimesinin anlamı “ikili takım” mı diye düşünmeye başlamışken takım arkadaşımızın öldürülmesiyle şoke oluyor, ama yaman bir ajan olduğumuz için de yolumuza devam ediyoruz.

Temel konu gizli bir örgüte girebilmek için tıpkı bir suçlu gibi görülmemizin gerekmesi. İlk görevin ardından bağlı bulunduğumuz ekip NSA, bizi görev gereği tanımamazlıktan geliyor ve hapse tıkılmamıza göz yumuyor. Amerika’nın ortasında gizliden gizliye operasyonlar yürüten John Brown's Army (JBA) ismindeki terörist örgütün içine sızmak için hapiste arkadaşlar ediniyoruz. Bir yolunu bulup hapisten kaçtığımızda ise bu gizli üssün içine girmiş bulunuyoruz. Tabii ki örgütün başındakiler hemen bize güvenmek istemiyorlar ve çeşitli görevlerle sınanıyoruz. Hatta oyunun üçüncü bölümünde bir alıştırma operasyonuna katılıyoruz ki, üçüncü bölümde de alıştırma bölümü mü olur diyor insan. Ama işin aslını öğrenince işte budur diyorsunuz. Çünkü bizi alıştırma bölümüne sokan adam 25 dakika süre veriyor biz ise bu kısmı 5 dakikada geçtiğimiz için geriye kalan 20 dakika boyunca bina içinde dolaşıp gizli bilgileri ele geçirmeye çalışıyoruz.

Aslında Double Agent sadece bir büyük görevden oluşan, ama 9 farklı kısma ayrılmış kocaman bir operasyon. Asıl amacımız JBA’nın gizli üssünde bilgi toplamak. “Undercover” denilen bu gizli bölümler içerisinde kimseye görünmeden kapılardan geçmeli, gizli odalara girmeli, konuşan insanların seslerini kaydetmeli, dosyalar arasından bilgileri çalmalı ve kimi zaman ise parmak izlerini tarayarak NSA’ya bilgi aktarmalıyız. Tabii tüm bunları bize verilen görevi tamamlayıp arta kalan zamana sığdırmalıyız ve hiçbir biçimde kimseye gözükmemeliyiz. Aksi halde hemen yakayı ele veriyor, oyuna veda ediyoruz.

İki taraf için de

Yeni oyun sistemine göre yaptığımız her hareket JBA ve NSA tarafından farklı algılanıyor. Söz gelimi bir adamı öldürmemiz istenildiğinde NBA buna karşı çıkarken ve öldürmemiz halinde bize olan güveni azalırken, içine sızmaya çalıştığımız örgüt olan JBA ise bizi tebrik edip daha fazla bağlanıp güvenmeye başlıyorlar. Oyun boyunca amacımız bu iki dengeyi ayarlayıp hem JBA’nın güvenini kazanıp bilgi sızdırmaya devam etmek, hem de NSA tarafından bir ajan olarak görülmemizi sağlamak.

Bölüm içlerinde eskiye oranla daha fazla aksiyona izin veriliyor. Aslında her bölümde hiç kimseyi öldürmeden çıkışa ulaşmamız mümkün, ama öldürdüğümüzde de çok fazla bir şey kaybetmiyoruz. Her sivili öldürdüğümüzde NSA’daki güvenirliğimiz azalsa da, onun için yaptığımız bir yan görev, güven seviyesinin yeniden artmasını sağlıyor, bu sayede zorlanmadan bölümleri tamamlayabiliyoruz.