1/2

The Last Mage

Ceyhun Altıok 3.06.2010 - 12:31
Oyun yapmaya başladığımız şu günlerde belki de Türk yapımı olan ilk fantastik oyun ile karşınızdayız.

Yavaş yavaş Türklerin yaptığı oyunların canlandığı şu dönemlerde belki de Türk yapımı olan ilk fantastik oyun ile karşınızdayız. The Last Mage, Tolga Özuygur Macromedia Flash’ı kullanması ve Hakan Özuygur Grafik tasarımında yardımcı olmasıyla 6 aylık bir çalışma sürecinin sonunda doğmuş. Oyunun test aşamasındaki halini internet sitesi üzerinden download edebilirsiniz. Fakat internete girdiğiniz zaman sürekli olarak yeni versiyon kontrolü yapmakta fayda var. Henüz test aşamasında olduğu için bir takım hatalara karşı oyunu yeni versiyonlar ile bu hatalardan arınmış bir şekilde oynayabilirsiniz. Şimdi isterseniz beğeneceğinizi düşündüğümüz hikayeye bakalım.

"Lordum bir tane daha geliyor!"

*Bir alev topu yanlarındaki birliğe dalar*

KABOOOMMMMM!!

"Efendim sayıları çok fazla her yerden saldırıyorlar..."
Kumandan onu susturur; "Geri çekilemeyiz, biz son insan kalesinin son birlikleriyiz, bütün elfler, insanlar ve cüceler acımasızca katledildi... Biz son umuduz..."
Yanındaki asker yeniden konuşur "Peki efendim ne yapacağız? Onları yenmemiz imkansız!"
"O zaman onurumuzla ölürüz, atımı hazırla!"
"Emredersiniz efendim!" 

*Çadırdan hızlıca dışarı çıkar ve atı hazırlar.*
Kumandan atına biner ve arkasındaki birliğe emreder: "Saldırııın!!!"

-2 gun sonra-
"Ölmeleri çok kötü oldu, artık kalemizin hiçbir saldırı gücü yok... Yemeğimiz bitmek üzere..."
"O zaman buna bir son vermeliyiz kardeşim"
"Ama nasıl ? Benim okum ve senin büyün ile ne kadar savaşabiliriz ki?"
"Onlar bunu deneyerek öldüler biliyosun, biz de deneyecegiz!"
"Ama onlar öldü! Biz de niye bilerek aynı yola doğru ilerliyoruz?"
"Çünkü başka şansımız yok!" diye hırlar büyücü, ve ekler "Eğer onları durdurmazsak bu insanların hiç bir şansı, bizim hiçbir sansımız olmayacak!, dünyadaki son insan büyücüsü benim ve burada ölümü beklemektense sana dışarı çıkıp şimdi ölmeyi öneriyorum, benimle gelecek misin?"
Okçu konuşur "Tabii ki geleceğim, ne zaman seni yalnız bıraktım ki?"

-O Gece-

"Sessiz ol!"
"Zırhımdan geliyor ne yapabilirim?"
"Dur! işte bir goblin, orada!"
"Nerde? göremiyorum."
"İşte agacın arkasında!"
"Hah gördüm! Sen mi saldıracaksın yoksa ben mi..."
Büyücü bir anda ayağa firlar ve büyüsüne başlar;
"Drauf nu' flam!"
Büyük bir alev topu gobline doğru gider, goblin topu farkeder ve yana atlamaya calışır, ama çok geçtir patlamanın etkisiyle paramparca olur. Birkac goblin olayı farkeder ve alev topunun geldiği yerde duran okçu ve büyücüyü farkeder. Bir goblin okçusu büyücüye ok atar, tam o anda okçu 3 tane ok alıp yayına yerleştirir ve atışını yapar, oklardan 
biri havadaki oka, diğeri goblin okçusuna ve diğeri de onlara doğru koşan bir gobline saplanşr. Sonra büyücü arkadaşına dönerek: 

"Hmmm, güzel atış.." der. Tam o anda bir ok *Zput* okçuya saplanır. Okçu yere yığılır, büyücü okçunun kalbine girmiş oka bakar, okçu birkaç anlamsız ses çıkarır ve hareketsiz kalır. Deliye dönen büyücü bir anda daha önce hiç hissetmediği kadar büyüyü vücudunda toplar ve parmak uçlarına odaklar, söz bile söylemesine gerek kalmadan büyüyü yapar!

Yeraltından görünmeyen birşey taşları parçalayarak gobline doğru ilerler ve goblini tutarak yerin derinliklerine ceker. Büyücü arkadaşının üzerine eğilir ve büyü kitabını açar, oradan summon undead büyüsünü bularak okçuyu bir hayalet olarak canlandırır.

O bir hafta çok kanlı geçer, büyücü dünyada kalan son insan büyücüsü olduğu için güçü sınırlı değildir, dünya uzerindeki bütün büyüyü istediği gibi kullanabilmektedir, bu da ona düşmanlarını acımasızca katletme olanağı verir, okçu yarı canlıdır ama attığı oklar büyünün etkisiyle hedef almadan düşmanlarını vurmaktadır. Tam bütün onlara saldıran orcları ve goblinleri öldürdüklerini düşündükleri anda bir ses gökyüzünde gürler "Benim planlarımı bozmaya çalışan bu küçük yaratık da kim?"

Gökyüzünden bir yıldırım önlerine düşer, bu Chaos Tanrısıdır. Chaos Tanrısı onlara hiç birşey söylemeden saldırır, aralarındaki savaş uzun sürer, en sonunda Chaos Tanrısı dünyada bulunduğu için güçsüz düşer ve "Şimdilik gidiyorum, ama savaş bitmedi!" diyerek açtığı alevli bir geçitten geçerek kaybolur. Büyücü güçsüz bir şekilde yere yığılır. Okçu onu 
kaledeki odasına götürür. Sonra büyücüye "Benim buradaki işim bitti, gitmek zorundayım" diyerek kaybolur.