1/2

Wolfenstein: Enemy Territory

Emre Günen 3.06.2010 - 12:31
Return to Castle Wolfenstein piyasaya sürülmüş ve büyük ilgi görmüştü.

Geçtiğimiz zaman içerisinde tarihi FPS oyunu Wolfenstein 3D’nin takipçisi olan Return to Castle Wolfenstein piyasaya sürülmüş ve büyük ilgi görmüştü. QuakeIII Arena motoru ile güçlendirilmiş grafikleri, sürükleyici konusu, gerçekçi sesleri ve ara demolar da ki ince esprileri ile hepimizin beğenisini kazanmıştı RTCW. Tüm bunların yanı sıra oyunun en çok tutan yanı şüphesiz multiplayer bölümüydü. Hatırlıyorsanız oyunun single player bölümünü ayrı bir firma (Gray Matter), multiplayer bölümünü ayrı bir firma (Nerve) tasarlamıştı. Oyunun multiplayer’ının tuttuğunu gören yapımcılarda yeni bir expansion pack için kolları sıvamıştı ve oyunun hemen ardından Enemy Territory’i duyurmuşlardı. Zaman geçti, insanlar bekledi, ancak olaylar beklendiği gibi gelişmedi. RTCW’dan bağımsız olarak çalışacak (stand-alone) ve apayrı bir CD halinde satılacak olan ET’nin yapımı durduruldu. Ancak daha sonra başlanan çalışmaların boşa gitmemesi için oyunun internetten indirilebilen bedava bir oyun olmasına karar verildi. Aslında bu gelişme hepimiz için iyi bir şey, ancak bir firmanın satmayı planladığı oyunu aniden verdiği bir kararla bedava piyasaya sürecek olması da başlı başına bir tartışma konusu. Neyse, bunlar bizim konumuzun dışında kalan detaylar. Bu yazıda asıl anlatacağım şey Wolfenstein: Enemy Territory’nin bize vaat edeceği yenilikler olacak.

Öncelikle oyunun genel havasının değişmemesine büyük önem veriliyor. Yani oyun yepyeni özellikleri RTCW havasında oynatacak. Oyunda RTCW’ın single player bölümündeki konudan hiçbir eser yok. Nazilerin geliştirdiği olağan üstü silahlar ve yaratıkların aksine oldukça gerçekçi bir biçimde 2. Dünya Savaşını canlandıracağız. Oyun yine iki takım halinde oynanıyor ve amaç yine belirli zaman içerisinde verilen görevi yerine getirmek. Özetle oynanışın RTCW’ın multiplayer’ından hiçbir farkı yok. Oyunun oynanışına büyük kolaylık getiren limbo menümüz hala mevcut. Hatta bu sefer haritadan nerede respawn olacağınızı seçebiliyorsunuz (tıpkı Battlefield 1942’de ki gibi takımızın elinde olan yerler seçilebiliyor). ET’de 5 ayrı askerden ( Soldier, Medic, Engineer, Field-Ops [ya da eski oyundaki Lieutenant] ve Covert-Ops) birini seçerek savaşıyorsunuz. Bu 5 classtan yalnızca biri yeni, o da Covert-Ops. Bu class sert çatışmalara girmektense işini sessizce ve tehlikeden uzak halledenler için birebir. Öncelikle tüm silahlarınız susturuculu, ayrıca sniper silahlarını bir tek bu class ile kullanabilirsiniz. Covert-Ops’un asıl güzelliği öldürdüğü düşman askerinin kılığına bürünebilmesi.

Bunun dışında nerdeyse her class için yeni silahlar mevcut. Örneğin soldier için gezici MG-42 ve havan topu, engineer için kara mayını ve uzaktan kumandalı bomba mevcut. Taşınabilir ağır makineli işi daha önce Day of defeat adlı Half-Life modifikasyonunda vardı, yinede bundaki çok daha güzel olmuş J Ayrıca Axis için FG-42 ( bunu daima multiplayer’da kullanmak istemişimdir) ve Allies için dürbünlü M1 Garand var. Ha birde kimi tüfeklerin ucunda grenade launcher var, bununla el bombalarınızı çok daha uzun mesafelere atabiliyorsunuz. Silahların dışında engineer’lar yeni yapılar yapabiliyor (örneğin bir kapıya barikat kurabiliyor, bir MG-42 yerleştirebiliyor). Ayrıca yere yatma (prone) özelliği eklenmiş. Bu iş özellikle Sniper iken çok kullanışlı oluyor.

Enemy Territory’nin en büyük bombası experience sistemi olacak. Bu sistem sayesinde vurduğunuz adam sayısı, yaptığınız atletik hareketler ve class’ınızın özelliğini efektif kullanmanıza bağlı olarak belirli miktarda tecrübe puanı kazanıyorsunuz. Bu puanlar bir seviyeye gelince rütbeniz artıyor. Ayrıca bu üç dalda gelişiyorsunuz. Atletik olarak gelişince staminanız daha çabuk toparlanıyor, pistol ile adam vurmakta gelişince silah daha az tepiyor ve class’ınızda gelişince işleri çok daha hızlı bir biçimde yapabiliyorsunuz. Özellikle pistol seviyesini en yükseğe getirince çift tabanca kullanabiliyor olmamız çok hoşuma gitti. Oyunda bu sistem olduğundan frag sistemine gerek duyulmamış, bu yüzden skor tablosunda oyuncuların skorları yerine xp’leri yazıyor. Bir First Person Shooter’a experience sistemi koymak çok ilginç bir fikir. Hele birde bu oyun multiplayer ise işin tadı bambaşka oluyor.