1/3

Ghost of Tsushima inceleme

Ersin Kılıç 14.07.2020 - 17:04
Ghost of Tsushima inceleme içeriğimizde Playstation 4 için özel olarak geliştirilen oyunun genel yapısına ve ana dinamiklerine göz atıyoruz.

Ghost of Tsushima İnceleme: Uzak doğu atmosferini temel alan yapımlar oyuncuların her zaman ilgisini çekmiştir. Gerek filmlerde gerekse de oyunlarda işin içerisine samuray kılıcı girince akan sular da bir nevi duruyor. O dönemi ele alan konular, aksiyon ve dik duruş yıllar geçse de önemini çok kaybetmiyor. İşte Playstation 4 için özel olarak çıkan Ghost of Tsushima tüm bu unsurları içerisinde barındıran bir yapım. Peki bu etkenleri işlemede ne kadar başarılı? Gelin birlikte bakalım. 

Ghost of Tsushima İnceleme

Ghost of Tsushima, 1274 yılındaki Moğol akınlarına ve bu akınlara karşı direnmeye çalışan Tsushima sakinlerine odaklanıyor. Oyunda Sakai klanının son üyesi olan Jin Sakai isimli bir karakteri yönetiyoruz. Adanın Shogun'u, yani lideri konumunda olan dayısı ile birlikte ilk akınlara karşı mücadele veriyor fakat bu savaşta samuraylar ağır bir yenilgi alıyor. Orkların gediği yardıktan sonra Miğfer Dibi'ne yayılması gibi Moğol birliklerinin Tsushima Adasına yayılmasına engel olamıyoruz. Dahası dayımız bu savaş sonrası esir düşüyor, biz ise canımızı zar zor kurtarıyoruz. Sonrasında ise Moğollara karşı bir gerilla saldırısının merkezi konumuna geçiyor ve karakterin nasıl Hayalet'e dönüştüğüne şahit oluyoruz.

Bu noktada Moğol birliklerinin ele alınmasına bir parantez açmak istiyorum. Moğollar tabi ki acımasız ve savaş yönleri kuvvetli bir ulus olarak resmedilmiş. Ama bu acımasızlıklarına rağmen oyunda aptal gibi ele alınmamışlar. Özellikle Khotun Han sahnelerini sevdiğimi söylemem gerekiyor. Karakter acımasız ama mantıklı biri olarak ele alınmış. Bu durum onu çok derinleştirmese de sığ bir karakter olmasından da uzaklaştırmış diyebilirim.

Ghost of Tsushima'nın hikayesi sonradan açılıyor ama genel itibari ile basit bir işleyişe sahip.

Öncelikle oyunun dünyasından bahsetmek istiyorum çünkü Ghost of Tsushima'nın en ağır basan yönü kesinlikle dünyası. Japonya'nın Güneyinde, Kore ile arasında yer alan Tsushima Adası oyuna çok iyi bir şekilde aktarılmış. Yapı itibari ile aslına uygun bir şekilde ele alınan bu ada her yönüyle tablo gibi manzaraları bünyesinde barındırıyor. Adanın hikayeye de bağlı olarak 3 bölüme ayrıldığını görüyoruz. Kuzeye doğru ilerledikçe sert rüzgarların ve daha soğuk bir iklimin bizi karşıladığı adada dinamik hava durumu gibi unsurlara da yer verilmiş. Adanın bu kadar güzel aktarılması üzerine dinamik hava değişimi de eklenince ortaya gerçekten gezmesi, araştırması keyifli bir dünya çıkmış diyebilirim.

Evet etrafı araştırma unsuru Ghost of Tsushima'nın ana dinamikleri arasında yer alıyor. Meditasyon alanları bulup farklı kafa bantları alıyor ya da sıcak saunalar sayesinde kuluçlarınızı yumuşattığınız gibi can barınızı da yükseltebiliyorsunuz. Bambu talimi ile azim barınızı yükseltmeye çalışırken tilkilerin yol gösterdiği sunaklara uğrayarak nazarlık slotlarını yükseltiyorsunuz.  Görevler ve keşfetme dinamikleri ile ulaşabildiğiniz nazarlıkları takarak atak, savunma ve benzeri konularda bazı bonuslar kazanabiliyorsunuz. Yeri gelmişken size yol gösteren tilkilerin başını okşamayı da unutmayın, o kadar efor sarf ediyor hayvanlar.

Oyundaki zırh işleyişi ve görünümü üzerinde titizlikle durulan yönlerden birisi olmuş.

Ana görev dışında oyunun dünyasında yapılacak birçok esktra bulunuyor diyebilirim. Yine de bu işleyiş özellikle oyunun ilk etabında kendisini çok tekrar ediyor. Zaten ana görev yapısı ve Moğolların ele geçirdiği bölgeleri temizleme gibi görevler birbirlerine çok benziyorlar. Oyun boyunca ele geçirilen bölgeleri temizliyor ve kurtardığınız her tutsak sonrasında aynı sahneler ike karşılaşıyorsunuz. Hem görev alma da hem de bu işleyişte aynı sahneleri defalarca izlememiz şart koşulmuş. Yani neden geçemiyoruz ya da en basit kısımlarda bile neden bu zoraki tutum tercih edilmiş anlamak güç. Kurtardığınız her tutsakta ara sahne giriyor ve "abi Allah razı olsun, sen olmasan ne yapardık, hayalet abi sağol" diyaloglarına boğuluyorsunuz. Bir süre sonra "ya tamam abi kurtardık, sal beni" moduna girmeye başladım. Bu nedenle oyunun senaryosu açılana ve karakteriniz gelişene kadar biraz sıkılmaya başlıyorsunuz. 2. bölge ile birlikte bu durum neyse ki yavaş yavaş hafiflemeye başlıyor. Yine de benzer görevleri oyunun sonuna kadar yapmaya devam ediyorsunuz. Unutmadan bazı görevlerde Witcher 3'te olduğu gibi iz sürme tarzında işleyişe de yer verilmiş. Basit ama görev yapısı göz önüne alındığında oyuna renk kattığını söyleyebilirim.