Bilir misiniz? Bir Diablo vardı Diablo’dan içeri. Sabahlara kadar yaratık
kesip, deneyim kazanma isteği, bol bol malzeme ve eşya sunması ve aksiyon
öğeleriyle birlikte kanımıza işledi. Internet Cafe’lerde, evlerde, ofislerde
çılgınca oynadık ve hatta arkadaşlarımızla birlikte multiplayer partiler yaptık.
Pek çoğumuzun makinasında hala yüklü ve hala karakter geliştirme çabaları devam
etmekte. Herneyse, birçok türevi yapıldı Diablo’nun. Eşyaları, Inventory şekli
ve silahlarıyla taklit edilmeye çalışıldı ama hiçbir oyun, onun yanına
yaklaşamadı. Kult: Heretic Kingdoms’ı, bu kategoriye sokmak biraz haksızlık
olur. Kendine has orjinal öğeleri var, ama yine de Diablo’dan fazlaca
esinlenildiği belli, ama kesinlikle kalitesiz bir yapım değil.
Tehlikenin kol gezdiği topraklar
Kult: Heretic Kingdoms, RPG tarzında karşımıza çıkıyor. Bir karakterimiz var,
bize oyun boyunca NPC’ler tarafından verilen quest’leri ve alt quest’leri yerine
getirmeye çalışıyoruz. Karakterimizin kullandığı silahlar, eşyalar ve
geliştirebileceği özelliler ile ilgileniyoruz. Kult, mistik bir dünyada geçiyor.
Oyundaki hikayeye göre Tanrı ölmüştür ve dinlerin birbirlerine karşı verdiği bir
savaş başlamıştır. Kimileri de, kötü emellerine alet edebilmek için Tanrı’yı
tekrar canlandırma uğraşındadır. Biz de, bu savaş içerisinde hayatta kalmaya
çalışan ve işleri biraz olsun düzeltmek isteyen, bayan bir karakteri
canlandırıyoruz.
Oyuna girmeden hemen önce karakterimizin görünüşünü ve özelliklerini
belirleyebiliyoruz. Bu özellikler içerisinde, yakın ve uzak mesafe dövüşme, hız
gibi birimler yer alıyor. Başlangıçta bu özelliklere sınırlı ve stratejimize
uygun bir biçimde puan dağıtıyoruz. Bunun yanında, başlamadan önce, iki tane de
yetenek belirliyoruz. Bu yetenekleri oyun esnasında geliştirebiliyor, aynı
zamanda yeni yetenekler de öğrenebiliyoruz. En önemli öğelerden birisi de
“Attunement” olayı. “Attunement”lar; hava, su, ateş, toprak gibi elementlerden
oluşuyor. Bu attunement’ları, yine maceramız sırasında çeşitli NPC’ler
yardımıyla belirleyebiliyor ya da değiştirebiliyoruz. Örnekle açıklamak
gerekirse, diyelim ki şu anda ateş attunement’ına sahibiz, aynı attunement’a
sahip olan silahların özelliklerini daha etkili bir biçimde kullanabiliyor ve
daha fazla zarar verebiliyoruz. Yani uzun lafın kısası, silahların
attunement’ları, bizim attunement’ımızla doğru orantılı olarak işliyor. Ya da,
bizim attunement’ımız ateş, başka bir silahınki topraksa, ondan daha az istifade
edebiliyoruz.
Bakış açısı izometrik olarak karşımıza çıkıyor. Karakterimizi Diablo’nunkine
benzer bir açıdan kontrol edebiliyoruz. Mouse’umuzun scroll tuşu sayesinde, zoom
in ya da out yapabiliyoruz. Grafikler ileri seviye olmasa da, gözü rahatsız
etmiyor ve şirin gözüküyorlar. Hatta bazen çevrenin detaylı şekilde tasarlanmış
olması hoşumuza gidiyor. Arayüze alışmada da bir problem yaşamıyoruz. Zaten
alıştıktan sonra, komutlarımızı ve menülerimizi klavye aracılığı ile
kullanacağız, ki bu da komplike bir durum teşkil etmiyor. Hareketimizi mouse’un
sol tuşu ile sağlıyor, sağ tuşu ile düşmanlara saldırabiliyoruz. Klavyeden de
birkaç tuş yardımı ile bütün oyuna hakim olmak mümkün. Ekranın altında bulunan
ve içlerinde eşyalar bulunan kısım da, atayabileceğimiz kısayol tuşlarını
oluşturuyor.
Benim karakterim taş gibidir
Karakterimizin giyebileceği ve kullanabileceği fazla miktarda alet-edevat ve
silah bulunuyor. Kılıçlar, hançerler, oklar, mızraklar, baltalar ve RPG’lerde
sıkça rastlayabileceğimiz birçok silah yeralıyor. Takdir edersiniz ki, hepsinin
de farklı özellikleri, verdiği zararlar var. Silahların dışında, giyebileceğimiz
zırhlar; ayak, kafa ve omuz korumaları, takabileceğimiz yüzükler, amulet’ler ve
kullanabileceğimiz değişik kalkanlar bulunuyor. Yine hatırlatalım, bu eşyaların
bazıları, mevcut olan “attunement”ınıza göre daha faydalı oluyorlar. Bu yüzden,
nerede, ne “attunement” kullanacağınızı iyi belirlemeniz gerekiyor. Bayan
karakterimizin mage olma özelliği var, bu yüzden farklı büyüler kullanarak
düşmanlarına karşı koyabiliyor.