Yeni bölümümüzün ilk konuğu Baldur's Gate II'nin baş kötüsü!
Karanlık, soğuk ve paslı bir kafeste gözlerinizi açtığınızı düşünün. Karşınızdaki büyücü sizinle gayet medeni ve soğukkanlı bir şekilde konuşarak üzerinizde yaptığı testlerin gerekli olduğundan bahsediyor. Ve sonra bedeniniz alev alıyor, üzerinizde acı eşiğinizi zorlayacak büyüler patlıyor. O dayanılmaz acının arasında tek hatırladığınız şey Irenicus'un sakin, karizmatik sesi.
"İlginç. Açığa çıkmayı bekleyen çok fazla gücün var. Kendi potansiyelinin farkında mısın?" Ve sonra yine karanlık...
Irenicus'un oyun tarihindeki en başarılı kötü adamlardan birisi olmasında büyük payı olan giriş sahnesi tam olarak buydu işte. Irenicus'un size potansiyelinizi kontrol etmenizi sağlayacak planlarını açıkladığı bu sahne, onu diğer iki boyutlu karakterlerden ayırıyordu. Evet, daha ilk andan güç ve kontrol delisi bir karakter olduğu belli. Ancak o gücü isteme nedeni, o güce ulaşmak adına göze aldıkları, arkaplanındaki hikaye... Bunlar Irenicus'u unutulmaz bir karakter yapan detaylardı.
O zindandan ve Irenicus'un elinden bir şekilde kurtulmayı başardık sonuçta. Ancak Irenicus, amaçlarından bu kadar kolay vazgeçecek bir karakter değildi. Grubumuzun elini kolunu bağlamak, bizi kendine çekmek için Imoen'i ve kendisini büyünün uygunsuz kullanımından hapise attırdı. Herhangi başka bir büyücü için yolun sonu sayılabilecek Spellhold Büyücü Hapishanesi, Irenicus için planlarındaki bir basamaktı sadece.Buradan önüne geleni toza çevirerek kaçması ve
"Beni kafese koyamazsınız. Beni kontrol edemezsiniz. Ölürken bunu kafanıza kazıyın, acınası aptallar!" demesi Irenicus'un gücünü ortaya koyan en unutulmaz anlardan biridir herhalde.
Peki neydi Jon Irenicus'un derdi? Neden bizimle uğraşıp duruyordu? Karakterinin en ilginç kısmı bu noktada başlıyor aslında. Irenicus bir zamanlar Suldanessellar şehrinde yaşayan bir Elf'ti. Asıl adı Jonaleth'ti ve şimdi kullandığı "Jon Irenicus" aslında
"Jon the Shattered One" yani
"Kırılmış Olan Jon" anlamına geliyordu. Kendisine bu ismi vermesinin sebebi, güce olan doyumsuz arzusu sebebiyle yarı-kardeşi Bodhi'yle birlikte Suldanesselar'dan sürgün edilip ölümsüzlüklerini kaybetmiş olmalarıydı. Kendisini sürgün eden Kraliçe Ellesime ve elflerden nefret eden Irenicus, kökenlerini reddederek Elf olduğunu gizlemeye başladı. Hatta bazı söylentiler, kökenini gizlemek için sivri elf kulaklarını kestiğini bile iddia etmektedir. Yarı-kardeşi Bodhi ise kendini bir Vampir haline getirdi ve ölümsüzlüğünü bu şekilde korumaya çalıştı.