“Kafam çok karışık, moralim bozuk. Canım hiç bir şey yapmak istemiyor.
Kimseyle sohbet edecek havamda değilim. Aslında oyun oynamak iyi bir fikir
olabilir ama şu anda bulmaca çözebileceğimi ve kafamı yoracağımı hiç
zannetmiyorum” diyenlerin yegâne ilacı Painkiller geri döndü. Elindeki silah ile
tüm cehennem zebanilerini öldürmeye yeminli karizmatik ve bir o kadar da
korkusuz kahramanımız; Daniel Garner’ın hesabını soracağı pek çok düşman sırada
bekliyor. Painkiller: Battle out of Hell karşınızda…
Ey zebaniler, geri geldim!
Serious Sam ismini hepiniz duymuşunuzdur. Eğer duymadıysanız veya bilgisayar
oyunları ile ilgilenmiyorsanız hemen açıklayayım; karşınıza çıkan irili ufaklı,
canlı cansız, kısacası uzayda yer kaplayan her türlü cismi ortadan kaldırmaya
çalıştığınız ve bunu yaparken de kurşun sayınız haricinde hiçbir şeyi kafanıza
takmadığınız, öğrenmesi kolay bırakması zor nadir oyunlardan biridir Serious
Sam. İşte Painkiller’ı da bu nadide oyunun izinden giden, bizleri cehennemin
korkunç ortamlarına taşıyan, birbirinden enteresan mekanlarda birbirinden iğrenç
yaratıklarla burun buruna getiren bir versiyonu olarak düşünebiliriz. Elbette
çok daha güçlendirilmiş grafik ve fizik motoru ile. Mart ayında piyasaya çıkan
Painkiller sade oyun sistemi ve güçlü fizik motoru ile adından uzun süre söz
ettirdi. Silah ve kurşun toplayıp, sadece karşımıza çıkanı vurmamızın hikayeyi
bitirmek için yeterli olduğu bu oyun ile eğlenceli anlar yaşadık. Orijinalinden
tam yedi ay sonra ek paket olarak karşımıza çıkan Painkiller, bizleri yeniden
cehennemin korkunç atmosferine taşımaya hazırlanıyor.
İlk olarak şunu belirtmeliyim ki; Painkiller’ın 2 CD’den oluşan bu ek paketi
yeni bölümler yeni düşmanlar ve 2 adet yeni silah haricinde hiçbir yenilik
getirmiyor. Daha doğrusu ilk oyunda sonradan açılan bonus bölümler gibi
kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Birinci CD’yi takar takmaz; orijinal oyunun
kurulu olup olmadığını kontrol ediliyor ve yüklü değil ise önce ilk oyunu
yüklemeniz isteniyor. Tüm yüklemeler tamamlanıp oyuna geçtiğinizde menülerin
dahi hiçbir değişikliğe uğramadığını fark ediyorsunuz. Sadece oyuna başlamak
istediğimizde orijinal Painkiller’ı veya Battle out of Hell’i oynamak
istediğimiz soruluyor. İsterseniz ilk oyunu yeniden oynayabilirsiniz ama ek
paket görevlerini oynayabilmeniz için ilk oyunu oynamış ya da bitirmiş olmanız
gibi herhangi bir ön şart koşulmuyor.
Bir türlü kurtulamadım şu yerden
İlk oyunda hatırladığımız üzere, kahramanımız Daniel Garner bir trafik kazası
geçirmiş, yaşamla ölüm arasında bir yerlerde sıkışıp kalmıştı. İyi veya kötü
olup olmadığını bilmediğimiz birisi ile anlaşma yapmış cehennemin 5 önemli
generalini öldürmek üzere yemin etmişti. Oyunun sonunda tüm generalleri ve büyük
şeytan’ı öldürmemize rağmen tam anlamı ile kurtulamadık. İkinci oyun da tam bu
noktada başlıyor. İlk oyunun videolarında aşık olduğumuz bayan tuzağa
düştüğümüzü söylüyor ve bize portal açıp olay yerinden kurtarıyor. Ancak
kahramanımızın savaşı bitirmeye niyeti yok. Şeytanların kökünü kurutmaya ve
bitmek bilmeyen hıncını yaratıklardan almaya yeminli olduğundan yoluna devam
ediyor.
Painkiller için konu hiç önemli değil aslında. Çünkü yapmanız gereken her
zaman aynı; mekâna gir, herkesi öldür. Yeni haritaya gir, herkesi öldür, son
canavarı da öldürüp bir üst bölüme geç. Kullanışı son derece kolay ve karşınıza
çıkan sayısız çokluktaki düşmana sadece nişan almaktan ibaret olan oyunu güzel
kılan unsur hiç şüphe yok ki atmosferi idi. İlk oyunda güzel grafikler ile
bütünleşen harika ses efektleri atmosferi mükemmel kılıyordu. Doğruyu söylemek
gerekirse ek paketin de ilk oyundan hiçbir farkı yok. Tabi farkının olmaması iki
yönden anlaşılabilir. Birinci düşünce; “Zaten iyi olan oyunun değişmesine ne
gerek var” olabilir. İkincisi ise; yedi aylık süreçte hazırlanan ek paketin yeni
bölüm tasarımları, yeni düşmanlar ve 2 yeni silah dışında daha fazla yenilik
getirmesi gerektiği. Çünkü yapılan gelişimler orijinal oyunu makyajlamaktan
öteye gitmemiş.
Ne değişmiş ki?
Genel olarak bakarsak bu ek paket orijinal senaryodan sonra devam eder nitelikte
10 adet bölüm içeriyor. Oynanıştan tutun yaratıkların saldırış biçimlerine kadar
her şey ilk oyun ile aynı. Elbette tüm haritalar ve karşımıza çıkan yaratıkların
biçimi farklı. Birbiri ile uzaktan yakından alakası olmayan 10 adet bölümün
tasarımlara bakarsak gayet başarılı olduklarını görüyoruz. İlk oyunda olduğu
gibi yine dar koridorlardan uçsuz bucaksız haritalara kadar pek çok mekân ile
karşılaşıyoruz. Tabii ki haritaların tamamını dolaşmamız hiçbir zaman mümkün
olmuyor. Çünkü bir sokağa girdiğimizde hemen tüm çıkışlar kapanıyor ve ortalık
yaratık kaynıyor. Tüm yaratıklar ölünce bize gösterilen oku takip edip yeni
mekâna ulaşıyoruz. Vardığımızda yine kapılar kapanıyor yaratıklar saldırıyor.