1/2

The Suffering

Emre Demiray 3.06.2010 - 12:31
Hapishaneden kaçabilirsiniz ama geçmişinizden asla…
Hapishaneler ile ilgili oyunlar ve filmler her zaman ilgimi çekmiştir. Esaretin Bedeli filmi ve OZ dizisini defalarca seyretmişimdir. Adının yanında “Prison is Hell” yazan bir oyun görünce hemen alıp oynamaya başladım ve bir kez daha gördüm ki, hapishanler gerçekten cehennemmiş. Oyunun yapımcısı olan Surreal Software’i oyuncular Drakan serisiyle hatırlayacaklardır. Firma bu sefer oyun için çok farklı bir ortam ve atmosfer seçmiş ve bakalım ortaya neler çıkmış.

Torque ile tanışın

Kahramanımız Torque, ailesini vahşice öldürüdüğü gerekçesiyle Carnate Adası’nda bulunan Abbot Eyalet Hapisanesi’ne getiriliyor. Alcatraz benzeri bir hapishane olan Abbot, en azılı ve adi suçluların son durağı. Bunun nedeni ise idam mahkumlarının infazlarının gerçekleştiği yer olması. Carnate Adası ise tarih boyunca bir çok vahşi olayın gerçekleştiği, kimsenin yaşamak istemediği lanetli bir ada. Cadı suçlamasıyla 11 küçük kızın yakılmasından, köle gemisinin karaya vurmasına, taş ocağının çökmesinden, 2. Dünya Savaşı sırasında düşman casuslarının tutulduğu bir kalenin bulunmasına bir çok kötü olaya ev sahipliği yapmış olan bir ada, Carnate Adası. Torque’un hapishaneye gelişiyle birlikte ada, sahip olduğu şeytaniliği dışarı vuracaktır. Torque hücresine girer girmez Abbot’ta her şey bir anda kontrolden çıkar, gardiyanlar vahşice katledilir ve siz serbest kalırsınız ve oyun tam bu noktada başlıyor.

Oyunun atmosferi gerçekten muhteşem, her an diken üstünde oynuyorsunuz. Genelde karanlık ve kapalı ortamlarda ilerliyorsunuz, ne de olsa hapishanedesiniz. Yaratıkların kol gezdiği, kapkaranlık, sağda solda parçalanmış cesetlerin olduğu bir ortam da, hayatta kalmaya çalışacaksınız. Ne oldu korktunuz mu? Ara sıra ortaya çıkan hayallerde ailenizi görüyorsunuz, size yardım etmeye çalışıyorlar. Dramatik sahneler ile karşılaşıyorsunuz, oğlunuz niye yanımızda değildin diye ağlayarak bir anda ortaya çıkıyor. Bir yandan hapishaneden kaçmaya çalışırken, bir yandan da ailenizin öldüğü gün neler olduğunu hatırlamaya, çözmeye çalışıyorsunuz.

Düşmanlarınız insan değil, işkence çekmiş ruhları temsil eden yaratıklar. Bu yaratıkların dizaynları hakikaten harika. Hiçbir oyunda göremeyeceğiniz şekilde düşmanlarınız var ve bu şekillerin hepsi Carnate’in geçmişinde yaşanan olayları sembolize etmekte. Örnek olarak bütün vücuduna şırıngalar saplanmış olan yaratıklar, zehirli iğne ile idam edilen mahkumları sembolize etmekte. Yaratıklarla ve adayla ilgili bilgiler, siz ilerledikçe menüde bulunan arşiv bölümünde çıkıyor, oradan adanın tarihi ve yaratıkların neleri temsil ettiğini okuyabilirsiniz. Tabi koskoca hapishanede yalnız değilsiniz, sizin dışınızda sağ kalabilen gardiyanlar ve mahkumlar ile de karşılaşıyorsunuz. Bunlarla ne yapmaya karar vereceğiniz size kalmış; ister yardım eder sonra yardım görürsünüz, ister ortadan kaldırırsınız. Sizi yönlendiren iki ses var, birisiyle karşılaştığınızda biri “Yardım et, ilerde sana faydası dokunabilir.” derken diğeri “Öldür onu, ayağına dolanacak.” diyor. Hangisine uyacağınız size kalmış. Unutmadan söyleyeyim, bu tercihleriniz oyunun sonuna etki ediyor ona göre. Karşılaşacağınız kişiler sadece insanlar değil, size yardım eden ya da yardım eder gibi gözüken ruhlar ile muhatap olacaksınız. Bu ruhlar size bazı yerlerde yardım ederken, bazı yerlerde ise başınıza büyük belalar açacaklar. Bahsi geçen ruhlar 3 adet, Dr.Killjoy, Horace ve Hermes. Hepsinin çok ilginç hikayeleri var, özellikle Dr. Killjoy ile çok karşılaşacaksınız çünkü sizi tedavi etmek istiyor. Neden mi?