1/2

25 To Life

Hasan Uğur Nayır 3.06.2010 - 12:31
Hey adamım neye bakıyorsun?
Platformlar PC
25 To Life
  • Yapımcı - Yayıncı Ritual Entertainment - Eidos Interactive
  • Çoklu Oyuncu: Var
  • Oyun Türü: Aksiyon
  • Web Sitesi
Merlin Puanı 48
1 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%50
Artılar Oyunun Soundtrack'leri gayet başarılı, birazda Multiplayer'ı iyi sayılabilir
Eksiler Grafikler, sesler, fizik modellemesi yok, aptal yapay zeka, arabirim
GTA adını büyük küçük çoğu kişi bilir. Araba çalmak, hırsızlık yapmak, adam yaralamak vs... bunların çoğunu yapmamıza olanak tanıyordu. GTA’dan sonra mantar gibi bir çok oyun daha ortaya çıktı. Çoğu ünlü seriyi taklit etmişti veya onu temel almıştı. Bazıları iyi bazıları kötü denizde yüzdüler. Şimdi karşımızda yine böyle bir oyun daha geliyor. 25 to Life, suç yapmayı temel alan bir yapım. Temel alması sorun değil de, bunu bize sunabilecek mi?

Hey adamım

Kahramanımız zenci ve daha önce bir çok olaya bulaşmış biridir. Son olarak bir iş daha yapıp, ailesi ile huzura ermek ister. İşler istediği gibi gitmez, başı iyice belaya girer. Bir an önce bu pislikten kurtulmalı ve ailesini beladan uzak tutmalıdır. Televizyonlarda hafta sonları öğlen saatlerinde gösterilen, ikinci sınıf Amerikan macera filmlerinin klişe konusu karşımızda.

25 To Life GTA temelli (Bkz- Suçlar) ve Max Payne tarzında aksiyona sahip olmaya çalışan bir oyun. Her iki yapımdan da bir şeyler almaya çalışmış, yine de bunları becerememiş. En başta karakterimiz hantal, sağa sola atlama gibi bir becerisi yok. İnsan daha hareketli isterdi, Max Payne’deki sağa atla veya sola doğru sıçrarken ateş etmek gibi atraksiyonlar yok. Genel olarak yaptığınız kazık gibi iki adım öteye hoplamak. Zıplaması iyi olmayan karakterimizin eğilmesi de bir garip. Eğildiği zaman paçalı güvercinler gibi yürüyüş şekli akıllara zarar.

Suç işleme 25 To Life’da yer alıyor, ancak GTA’daki gibi zevkli değiller. Banka soyma, adam öldürme, polislerden kaçmak gibi atraksiyonlara girebiliyorsunuz. Aslında bunlarda görevler, kısaca serbestliğiniz yok, çizgiselsiniz. Genel olarak sizi olayın ortasında bırakıyorlar, yiyorsa buradan kaç diyorlar. FBI, SWAT, polis ne varsa peşinize düşüyor. Siz de bir yol bulup kaçıyorsunuz, genelde de başarıyorsunuz.

Iron, Lion, Zion

Kaçmayı başarmak veya görevi yapmak, yapay zeka sayesinde kolay oluyor. Karşınızda olmayan bir yapay zeka var. Genel olarak size karşı koşup ateş etmek veya hiç bir yere saklanmadan çatışma ortasında şarjör değiştirme gibi huyları var. ‘Kekliği düz ovada avladım, kanadını kanadına bağladım’ türküsü bu düşmanlar için söylenebilir. Mesela polisler güya etrafımı sarmıştı, bir tanesi hariç diğerlerini hakladım. Adamın gözü önünde hemen arabanın arkasından dolanarak yan tarafına geçtim. O ise halen ilk göründüğüm noktaya bakıyordu, bir kere ateş ettim bana bakmadı. İkinci atışta aklı başına geldi, ama eşşekler cennetini boylaması bir oldu. Başımdan geçen ufak bir örnek, daha bunun gibi niceleri oyun içinde yer alıyor.

Konsollar ile aynı zamanda piyasaya çıkan 25 to Life’ın grafiklerinden de ümidi kesin. Güzel değiller, çevre ve bazı zamanlar modellemeler, sanki kara kalemle kargacık bırgacık çizilmiş gibi duruyor. Devşirme grafikler, oradan buradan toplanıp rastgele yapıştırılmış. Bazı zamanlar göze hoş gelebilecek bir iki yer olsa da, grafikler ne yazık ki vasat. Ara sinematikler güzel hazırlanmış, izledikten sonra “Ooo grafikler de iyidir” düşüncesinde oluyorsunuz, ama hayal kırılığı.