Marvel’s Spider-Man: Miles Morales 2018 yılında Playstation 4 için yayınlanan Spider-Man oyununun devamı olarak konsollarımıza konuk oluyor. Miles Morales’in, ana oyuna kıyasla daha küçük çapta hazırlanan macerası ne kadar iyi olmuş birlikte inceleyelim. Başlamadan önce belirteyim, oyunun hem Playstation 5 hem de Playstation 4 sürümünü oynadık.
Sevdiği insanlar için cesur olan kahraman
Rhino’nun kaçışı ve Roxxon Energy şirketi ile ilk tanışmamızın ardından Peter Parker fotoğrafçılık işi için birkaç haftalığına şehirden ayrılıyor ve bütün şehir bize emanet ediliyor. Brooklyn’den Harlem’e taşınan Miles’ın taşınma telaşının yanı sıra annesinin seçim çalışmaları ve uzun zamandır görmediği eski dostu ile buluşmasının getirdiği heyecanı da görüyoruz. Hikayenin geri kalanı Roxxon Energy şirketine savaş ilan etmiş olan Underground ve yeni lideri olan Tinkerer’a karşı mücadele edip, başta Harlem olmak üzere New York’un insanlarına yardım etmemiz üzerine kurulu. Bir yandan acemi kahramanımızın ilk yalnız görevini sorunsuz bir şekilde atlatmasına yardım ediyor, diğer yandan da kahramanlık ile özel hayatı dengede tutma çalışmalarını görüyoruz.
Öncelikle giriş kısmının harika olduğunu söylemeliyim. Televizyonda çok fazla Örümcek Adam izlemiş biri olarak Rhino gibi hep tanıdığım bir düşman ile açılışı yapmak çok güzel oldu. Christmas döneminde New York’u Rhino üzerinde gezmek bambaşka bir deneyim. İki Spider-Man’in ortak mücadelesi, Miles diğer mahkumlar ile uğraşırken aniden önümüzden uçarak geçen Peter ve Rhino’nun konuşmaları gibi anlar çok hoşuma gitti. Bu açıdan orjinal oyundaki Kingpin dövüşüne göre daha çok keyif aldığımı söyleyebilirim.
Hikayenin geri kalanı ise güzel. Orjinal oyunun üçte biri uzunluğunda bir oyun var elimizde, ana hikayeyi 10 saat içinde bitirmeniz mümkün. Bunun hem iyi hem de kötü yanları var. Hikayenin kısa olması bazı olayların çok “oldu bitti tamam” seviyesinde işlenmesine sebep olmuş. En iyi yanı ise neredeyse hiç gereksiz işler yapmıyoruz. Sırf oyun süresi uzasın diye konulmuş gözüken görevler yok. Yan görevler bile daha dolu gözüküyor. Hikaye uzunluğu genel olarak tatmin edici olmuş. Oyunda biri opsiyonel olmak üzere 4 boss ile karşılaşıyoruz. Opsiyonel olan dövüş ise orjinal oyundaki Taskmaster’ın yanında çok hafif kalıyor. Güçlü düşmanlar konusunda hiç sıkıntı yaşamayan bir seriye bu kadar az boss yakışmamış. Homecoming filminde bile gördüğümüz Tinkerer’ın yeni halini ise fena bulmadım. Spoiler olacak bazı şikayetlerim var ama oyunun hikayeye ayrılan kısmına bu kadar sığdırabilmişler diyerek geçiyorum.