Sizlere oyun dünyasından öyle bir karakter anlatacağım ki, yazı bittiğinde bu
adama karşı hayran olmamanız için hiçbir sebebiniz olamayacak. Bunu garanti
ederek yazıma başlayabilirim.
Oyunumuzun adı Resident Evil (RE), herhalde RE’yi oynamayan ve bilmeyen yoktur.
Eğer ki varsa da, bundan sonrasında RE serisini oynamak için elinden geleni
yapacaktır. Resident Evil, hayatta kalma-korku (Survival-Horror) oyunlarının en
önde gelen isimlerinden birisi. 13 yıldır bu efsane devam ediyor. Bu kaliteli
yapım, devam serileriyle de tüm oyuncuları kendisine hayran bıraktı. Öncelikle
RE’nin tutulmasının en büyük özelliği o müthiş hikâyesidir. Hikâye ile başlayan
güzellik; atmosfer, korku, aksiyon, bulmacalar, müzikler ile bütünleşerek son
kıvamına gelmiştir.
Resident Evil, her zaman oyun dünyasının en üst yerinde bulunmuştur. Bu
başarının gelmesinde en büyük etkenleri yukarıda belirtmiştim. Bu güzelliklerin
haricinde oyuna hayat, ışık, yol veren ve başarılara götüren unsurlardan bir
tanesi de yapımdaki karakterlerin kendileridir. Bu karakterlerin içinde öyle bir
isim var ki, onu unutmak, hafife almak ve boş geçmek mümkün değil. Kimden mi
bahsediyorum? Tabii ki Albert Wesker’dan. RE’ye hayat veren en büyük
karakterlerden birisi, hatta oyunun adının üstüne çıkabilen tek karakter
diyebilirim. Wesker, bilindiği gibi serideki en büyük düşmanlarımızdan birisi.
Onun nasıl bir kişiliğe sahip olduğuna ve nasıl bir insan olduğuna (insan demek
doğru olmaz) tüm hikâye boyunca hepimiz şahit olduk.
Resident Evil denilince artık aklımıza ilk gelen isim Wesker oluyor. Nasıl bir
düşman (Boss) bizlere bu kadar kendisini çok sevdirebilir? Nasıl bir düşman ana
karakterlerden daha çok bize kendisini alıştırabilir? Nasıl bir düşmanın
ölmemesi için dua edilir? Başka bir oyunda böyle bir karakter var mıdır?
bilmiyorum.
Bu kadar övgüden sonra Albert Wesker’ın serideki ve hikâyedeki yerine bir göz
atalım artık. Wesker, bilindiği gibi oyunun tüm serilerinde olmasa bile,
karşımıza sürekli olarak çıkıp başımıza iş açtı. Onun tam olarak nasıl birisi
olduğunu, geçmişini, planlarını, hırsını, kariyer hastalığını, gücünü,
misyonunu; daha doğrusu hikâyesini kendi tuttuğu raporlarından okuyalım.
Albert Wesker Raporları
Rapor 1 - Giriş
Benim adım Albert Wesker. En büyük arzum Umbrella Şirketi’nde önde gelen bir
araştırma görevlisi olmaktı. Umbrella Şirketi, B.O.W. olarak daha iyi bilinen
biyo-organik silahların gizli bir şekilde transferini sağlayan bir farmakoloji
girişimcidir. Raccoon Şehri’nde yer alan lider geliştirme eğitim merkezinde
farklı bir yol almaya karar veren William Birkin adında mükemmel, becerikli bir
araştırmacı ile tanıştım. Zamanında pozisyonumu değiştirerek S.T.A.R.S..,
Raccoon Polis Departmanı’nın özel birliğine geçtim. Umbrella’nın, biyo-organik
silahların geliştirilmesinde, gerektiği zaman kriz masası oluşturabilmek için
Polis Departmanı’nın da çalışan pek çok adamı vardı. S.T.A.R.S.’ın lideri oldum
ve Umbrella için her türlü istihbarat faaliyetinde öncülük yaptım. Hizmete devam
ederken bir yandan kendi planlarımı tasarlıyordum ve onları yok etmek için doğru
zamanı bekliyordum ve sonunda fırsat kapıyı çaldı.