Hayao Miyazaki'nin birçok anime filminin ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Hatta ödüllü anime filmleri bile mevcut. Bir ara, kendisini anime dünyasından geri çektiğine dair bazı haberler yayımlanmıştı ancak geçmiş yıllarda da emekli olduğunu belirten Hayao Miyazaki, sonradan işine geri dönmüştü. Şimdilerde neler yapıyor bilemiyoruz ancak emeklilik planları ertelenirse, hiç şaşırmayacağız.
Bu hafta Miyazaki'nin başarılı animelerinden biri olan Gökteki Kale'yi misafir etmeye karar verdik. Japonca ismi Tenkū no Shiro Rapyuta, İngilizce olarak Laputa: Castle in the Sky veya Castle in the Sky olarak bilinen anime, 1986 yılında görüldü. Hem Japonca hem de İngilizce olarak vizyona giren Gökteki Kale, her iki dilde de kulağa hoş geliyor.
Miyazaki'nin her animesinde olduğu gibi, bu animesinde de karşımızda uçuk bir konu var. Büyüler, sevgi, hayallerinin peşinde koşan bir kız çocuğu, romantizm, macera ve daha fazlası; Gökteki Kale ile beğeniye sunuluyor. Hemen hemen her animesinde, izleyenlere alt mesaj vermeye çalışan ve bu konuda da başarılı olan Miyazaki, aynı başarısını bu animede de göstermiş. Hoş, izlediğimiz hemen hemen yapımda aynı durum söz konusu değil mi? Bence öyle.
Efsanevi uçan ada Laputa
Gökteki Kale, Sheeta isimli esrarengiz bir kızın hikayesini anlatıyor. Sheeta, uçan bir gemide askerler tarafından esir tutulmaktadır. Aslında bir amaç uğruna kaçırılan Sheeta, gemi korsanlarının saldırısıyla birlikte kurtulmayı başarır. Oysa hem askerler, hem de korsanlar küçük kızın peşindedir. Sheeta'nın kendisine miras bırakılan, özel bir kolyesi vardır. Boynundaki sihirli taş onun hayatını kurtarır ve kaçış sırasında, Pazu isimli bir çocukla tanışır. Çocuğun kollarına düşen Sheeta, Laputa isimli gizemli uçan bir adanın yerini gösterecek bilgiye sahiptir. Kader, Pazu ve Sheeta'yı bir araya getirir.
Sheeta ve Pazu, sihirli kolye sayesinde kurtuluyorlar