1/2

Belgariad Serisi

Ozan Uzun 3.06.2010 - 12:31
David Eddings’in çok tutan serisine bir bakalım.

Beş kitaplık Belgariad serisi David Eddings in Türkçe' ye çevrilen ikinci serisidir. Metis edebiyat tarafından basılan seri hakkında söyleyebileceklerim esasında tek kelime ile sınırlı : aynı. Bu benzetmeyi yazarın diğer serileri olan tamuli ve elenium ’u dikkate alarak yaptım. Sizi bilmiyorum ama artık beni kusturan “sihirli obje” klişesi bu serilerin hepsinde var. Belgariad’ taki büyülü yüzüğümüz “ Aldur’un taşı ”.

“Bir gün Tanrı Aldur bir çocuk kalbi büyüklüğünde küre şeklinde bir taş aldı ve yaşayan bir ruh haline getirene kadar elinde evirip çevirdi. İnsanların Aldur taşı dedikleri bu canlı mücevherin gücü çok büyüktü ve Aldur onunla mucizeler yarattı.”

Bu serideki Sauron’umuz Tanrı Torak. Torak Aldur’ un kardeşi ve beklendiği gibi güce susamış bir tanrı. Yüzüklerin Efendisi serisine özenen seri, yazarın diğer serilerinin ise tamamen aynısı. Tamuli-Elenium serisinde de büyülü bir taş , bolca kehanet , onu koruyan seçilmiş bir kişi ve ona yardım eden bütün ırklardan birer savaşçı var. Bildiğiniz gibi Türkçe’ de ırk kelimesinin bir çok anlamı var. Yazarın ırk anlayışı insanlar arasında sınırlı. Yani elfler, cüceler , buçukluklar mevcut değil. Daha çok ülkeler ve onların “karakteristik” insanları var. Karakteristik kelimesinin üzerinde durmak istiyorum. Yazara göre bir ırka dahil olan herkes bazı tipik özelliklere sahip (aynılar) . Örnek vermek gerekirse bütün Dresniyalılar sinsi, bütün Çerekler iri yarı ve kaba , bütün şovalyeler aptal derecede cesur olmak zorunda. Bütün Kayserililer tüccar, bütün İzmirli kızlar güzel , bütün Yunanlılar hain benzetmeleri bile kesinlikle daha iyi. Çünkü yazarın bahsettiği ırklar birbirlerinden çok ama çok farklılar. İnsanların kendi inisiyatifleri ve kişilikleri (bireysellikleri) olabileceği düşüncesi yazar tarafından kabul edilmemiş. Bu ayırım o kadar belirgin ki bir süre sonra kahramanların isimleri ile değil de ırkları ile ilgilenmeye başlıyorsunuz. Nasıl olsa ırkı aynı olan herkes birbirinin kopyası.

Konuya gelmeden önce David Eddings‘in konuyu kehanetler üzerine kuran bir yazar olduğunu belirtmeliyim. Yazarın yarattığı evrenlerde gelecek , yüzyıllar önce bir takım kitaplara bir şeyler saçmalamış olan deli kahinlerin hayal güçleri üzerine kurulmuş. ( cümleye bak utandım kendimden ). Matrix’ deki dialoğa benzeyecek ama ben kaderimin başkasının kontrolünde olması fikrini sevmem. Bu sebepten David Eddings’e de gıcık oluyorum.

Belgariad serisinde Garion denen genç çocuğun seçilmiş kişi olduğunu kabullenmesi ve yoldaşları ile taşı bulmak için çıktıkları yolculuk anlatılıyor. Garion ‘un sıradan bir delikanlıdan batının hükümdarına dönüşmesi çok güzel anlatılmış. Her ırktan gelen yoldaşları ve büyücü Belgariad ve kızı Polgara ona bu yolcukta destek oluyorlar. Daha doğrusu serinin ilk romanlarında Garion’ un hiçbir şey yaptığı yok. Bu çocuğun aralarında ne işi var derken , aniden düğüm çözülüyor.