1/4

Bir Tutkudur Oyun Oynamak

Tolga Canatan 14.08.2012 - 17:43
Oyun oynamak asla boşa vakit geçirmek değildir.
Video oyunları ile ilk tanıştığınızda kaç yaşındaydınız? Yirmi? Otuz Beş? Belki de On iki? Cevabı elbette bilemiyorum ancak kaç yaşınızda olursanız olun ya da kaç yaşında hissederseniz hissedin video oyunlarını benimseyen herkes yıllar boyunca ortak bir payda da buluşmuştur; tutku.  Öyle bir tutkuydu ki bu on yıllar boyu sürecek ve peşinden milyonlarcasını sürükleyecekti.

Çocukken yaşadığı en önemli olayları dahi unutabilen insanlar, en eğlendiği anlar olan video oyun saatlerini asla unutamayacaktı. Belki bir kardeşle ya da en samimi arkadaşla paylaşılan mutluluklar, zaman hızla geçip giderken, yerini kökleşmiş anılara bırakacaktı. Kimileri için şişmiş fatura borçlarını unutturan yegane araç, kimileri içinse çelik çomağı tarihe gömecek inanılmaz bir buluştu video oyunları. Annelerin vanilyalı keklerine değişilmezdi elbette ama o keklerin yanında süt yerine ışıl ışıl parıldayan televizyon ekranları tercih edilecekti.

Bir Tutkudur Oyun Oynamak
Oyunlara sempati duyan, onlara gerçek bir tutkuyla bağlanan yeni neslin gittikçe büyümesinden midir bilinmez, televizyon ekranlarından sızan masum oyunlar, değeri milyar dolarlar eden bir sektör haline geldi. 'Tüketim toplumu' anlayışının tüm dünyaya hızla egemen olmasıyla birlikte artan rekabet ortamından pay kapmaya çalışan 'piyasa kurtları' artık oyun camiası içinde söz konusuydu. Amatör ruhun ya da diğer bir değişle, eskilerin masum oyun anlayışının yerini ticari kaygılar alırken, daha çok para kazanma hırsı maalesef ki oyun piyasasını da derinden etkiledi.

Üretilen oyun adeti hızla artarken kalite de aynı oranda düştü. İlk zamanlar sayıları oldukça kısıtlı olan oyunlardan alınan fayda ya da belki de mutluluk tavan yapıyorken, şimdilerde yüzlerce oyunun içinde bizi en çok mutlu edeni bulmak için dakikalarca oyun içi tanıtım yapan videolar seyretmek zorunda kalıyoruz. En sevdiğimiz bir iki tanesi bizi aylarca, hatta yıllarca mutlu etmeye yetecekken sürekli yenisini istiyor, geri kalmamak adına bulduğumuz her fırsatta başka oyunların atmosferine sokmaya çalışıyoruz kendimizi. Önceleri imkan yoktu galiba, bir tek Super Mario'ya tutulmakta mecburduk. Demek ki o zamanlar Mario'nun yüzlerce rakibi olsaydı, Prenses de defalarca kurtarılamayacaktı.