Deliliğin dağlarında aklını arayan insan.
Kimsenin bana inanmadığını çok iyi biliyorum, çünkü söylediklerimi
anlayamıyorlar. Hiç birinin asıl gerçeklerden haberi yok! Halen o şeyler
gözlerimin önünde, bir türlü onları söküp atamıyorum. Belki şu anda buradalar,
beni izliyorlar. Doktor geçenlerde gelip bana her şeyi anlatmamı söyledi. Bende
tüm olanları tüm çıplaklığı ile birbir anlattım. Bana baktı “Tamam şimdi biraz
daha uyu bakalım” dedi. Bana inanmadığını biliyorum, gözlerinden okunuyordu. O
yazıyı ve söylenen o kelimeleri çok iyi hatırlıyorum “phnglui mglwnafh cthulhu
rlyeh waghnagl fhtagn”, evet aynen böyle R'lyeh'deki evinde bekliyor. Şu anda
gülüyorum, bu cümleyi sarf ettiğim zaman hemşireler bana bakıyordu. Onlar bunu
anlayamaz, olayları yaşamaları gerek. Aslında hiç bir insan şimdiki durumumu
anlayamaz. Gözlerim halen ölen insanları görüyor. Cesetler yukardan aşağıya
doğru düşerken, yerdeki büyük kollar onları içine doğru çekiyordu. Kırılan kemik
parçalarının sesleri halen kulaklarımda, ölen insanların o kokuları ve
görünüşleri... çıkmıyor ne yapsam aklımdan çıkmıyor. O büyük uzun kolların
sahibi kimdi? Ondan kaçtım, yeniden kasabaya döndüm. Bulduğum tek şey
sessizlikti, evet aklıma deniz yaratılarının insanlara saldırması geliyor. O dev
cüsseli ne olduğu belirsiz şeyin, canlı canlı insanları öldürmesi. Etrafa yakıp
yıkan o diğer şey neydi? Sürekli şey diyorum, çünkü ne oldukları belirsiz.
Hepsinin dönüm noktasını Cthulhu, halen yatıyor ve rüyalara karışıyor. O
tarikat, ne olduğu belirsiz, onlar da bunlara sebep oldu. Bir çok masum insan
öldü, bazılarının hiç bir olaydan haberi yoktu. Artık içimdeki korku ve karanlık
daha da fazla büyüyor, dayanamıyorum. Sürekli kaçsam da o beni kovalıyor. Beni
çağırıyor, o karanlık köşeye hiç gitmeyecektim. Onları hiç görmeyecektim. Neden
karıştım ki? Şunu anladım, bizden saklı olan bir çok şey var. İnsanlar onları
karıştırmamalı, eğer karıştırırlarsa sonları çok kötü olur. Aradaki perde, o
sahte perde kalmalı, yoksa kötülük her yeri sarabilir. Tüm yolları denedim,
artık ondan daha fazla kaçamıyorum. Sadece tek bir çıkış noktası kaldı, ölmek
belki de kesin tek yol. Ne kadar dayanmak istersem isteyeyim, gücü karşısında
donuyorum. Sözlerimi burada bitti, bana inanmasanız bile ben kendimden eminim...
Cadı evindeki düşler
Her şey H.P.Lovecraft’ın yazdığı Call of Cthulhu isimli hikayeden geliyor.
Aslında tek bir hikaye de değil, bir çok öykü var ve bunların hepsi birleştiği
zaman Cthulhu mitosunu oluşturuyor. Cthulhu mitosu oldukça gotik, karanlık,
gerilim ve korku dolu bir atmosfere sahiptir. Şu ana kadar bu malzemeyi
değerlendirebilen pek az oyun çıktı. Çıkan projelerin üstünden ise oldukça uzun
zaman geçti. Bundan yine yıllar önce Call of Cthulhu: Dark Corners of The Earth
adında bir oyun duyruldu. Yayınlanan videoları, ekran görüntüleri, hiç bir
oyunda denenmemiş bazı fikirleri ile dikkat çekmişti. En can alıcı kısmı ise
Lovecraft’ın yarattığı dünyayı konu almasıydı. Yapımcılar hikayelerde geçen bir
çok tasvirin oyunda olacağını ve Cthulhu atmosferini aynen yapım içinde
yaşayacağımızı söylediler. E3 fuarlarında gösterilen videolar, yapılan şovlar
derken oyunun PC versiyonu sürekli ertelendi. 2004 yılının Kasım ayında büyük
bir ihtimal çıkacak dediler, başka bir tarihe alındı. 2005’e geldiğimiz zaman
oyunun Xbox versiyonu piyasaya çıktı. Şanslı Xbox sahipleri Call of Cthulhu’yu
bir güzel oynayıp bitirdiler. PC versiyonu ise aynı yıl içinde iki kere daha
ertelendi ve nihayet beklenen yapım elimize geçebildi.
Yapımcı Headfirst firması İngiltere tabanlı ve geçmişte çok harika işlere imza
atmış bir firma değil. 1998 senesinde Mike ve Simon Woodroffe isimli baba oğul
tarafından kuruluyor. Mike Woodroffe uzun bir süreden beridir programcılık ile
uğraşmış, ayrıca oyun endüstrisi içinde belli bir süre yer almış. Konsollar ve
bilgisayarlar için oyun yapımında yer almak istiyor. Böylece bağımsız olarak
Headfirst Productions’u oğlu ile birlikte açıyor. Firma daha ilki 1993 yılına
kadar dayanan Simon the Sorcerer isimli bir macera oyununun, 3D versiyonunu
yapmıştı. Oyunda şeytan Sordid durdurmaya çalışan genç bir büyücüyü
canlandırıyorduk. Simon the Sorcerer 3D bekleneni veremedi ve oldukça vasat bir
yapım olarak karşımıza çıkmıştı.