1/2

Cold Fear

Arda Gündüz 3.06.2010 - 12:31
Gemi ve deniz, hiç bu kadar ürkütücü olmamıştı...
Platformlar PC
Cold Fear
  • Yapımcı - Yayıncı Darkworks - Ubisoft
  • Çoklu Oyuncu: Yok
  • Oyun Türü: Aksiyon
  • Web Sitesi
Merlin Puanı 84
Artılar Etkileyici grafikler ve fizim motoru, başlar başlamaz oyuncuyu saran atmosfer
Eksiler Kamera açılarını kontrol edemiyoruz, nişan almak sorun yaratabiliyor, bulmacalar daha çeşitli olabilirdi
Dalgalar arasında güçlükle ayakta kalmaya çalışan bir gemi. Akıbeti belirsiz biçimde denizin ortasında duruyor. Yolladığı garip sinyaller ise, araştırılması gerektiğini gösteriyor. Bunun için gemiye Alpha Team yollanıyor. Onlar da gelir gelmez bir uğursuzluk olduğunu anlıyor ve maksimum dikkat kesiliyorlar. Yine de nafile, ne olduğu belirsiz varlıklar tarafından saldırıya uğruyor ve bu garip gemi içinde ruhlarını reslim ediyorlar. Garip birşeyler döndüğü ortada. Araştırmak da ana karakterimiz Tom Hansen’e yani bize kalıyor. Tüm şartlar olumsuz ve tehlikenin tam ortasındayız.

Dalgalara da dikkat, yaratıklara da...

Oyun hakkında verilen ilk bilgiler, şahsen benim dikkatimi bayağı çekmişti. Özellikle fizik motorunun etkileyici olacağından ve her an bize gerilimin hissetirileceğinden bahsediliyordu. Nitekim Cold Fear’ı oynadıktan sonra, yapımcıların bu sözlerini gerçekten tuttuklarını söyleyebilirim. Başlamamızdan itibaren, geminin o uğursuz havası ve her an tehlikede olmamızın verdiği tedirginlik, bizi sarıyor ve ilerledikçe daha da geriliyoruz. Tabii oyunda vahşet öğelerinin bulunduğunu da belirtelim. Rastlayabileceğiniz bazı video’larda, mideniz isyan etme noktasına gelebilir.

Başlar başlamaz, ilk dikkatimi çeken unsur, grafikler oldu. Çok iyi grafiklerle karşılaşıyoruz ve fizik motoru da bunu destekliyor. Fırtınalı bir havadayız ve fırtınadan dolayı deniz oldukça dalgalı. Dalgalar gemiye vurduğu zaman, şiddetli biçimde sallanıyor ve bu olay bizim hareketlerimize de etki ediyor. Yürürken gemiye çarpan ve güverteye kadar giren şiddetli bir dalga, yürürken dengemizi kaybetmemizi sağlayabiliyor, hatta düşüp duvarlara çarpabiliyor, bunun sonucunda hasar da alabiliyoruz. Yağan yağmurun kamerayı ıslatması, adamımızın yürürken havadan etkilenip suratını koruması gibi öğeler, grafikleri renklendiriyor. Güvertede ilerlerken, bu tip durumlar yüzünden sürekli bir gerilim söz konusu. Ne zaman şiddetli bir dalganın geleceği hiç belli olmuyor, her an düşmeye ve tutunacak bir yer bulmaya hazırlıklı olmalıyız.

Tür için bir benzetme yapmak gerekirse, Resident Evil ya da Alone in the Dark gibi, survival / horror türünde olduğunu söyleyebiliriz. Gemiye ilk girdiğimizde, ilk başta bizi tehlike zannedip ateş eden Rus askerleri ile mücadele etmemiz gerekiyor. Daha sonra, gemide onlarla yalnız olmadığımızı anlıyor, daha başka mutant ve yaratıkların da kol gezdiğini görüyoruz. Özellikle, zombiye dönüşmüş Rus askerleri, çeviklikleriyle bayağı sorun çıkarabilirler. Onların zombiye dönüşmesini sağlayan, böceğe benzer yaratık ise bir başka tehlike unsuru. Zombileri kısa yoldan öldürebilmek için, direkt kafalarına ateş etmelisiniz. Onun dışında ateş edip de yere düşürdüğünüz vakit, herhangi bir harekette bulunmazsanız tekrar ayağı kalkıp saldırmaya devam ediyorlar. Ta ki, başlarını vücutlarından ayırana kadar.

Adımlarınıza dikkat edin

Diğer survival / horror’lara nazaran, Cold Fear’daki bulmaca olayı biraz daha sade ve çok fazla zorlayan türden değiller. Genelde, eksik bir parça ya da anahtarı bulup, gerekli kapıda kullanıyor ve geminin önceden giremediğimiz diğer kamaralarına da girebiliyoruz. Şahsen, bu türü çok seven birisi olarak, biraz daha uğraştırıcı bulmacaları tercih ederdim. Zaten bir süre sonra, gemiyi ufaktan ezberlemeye başlıyorsunuz. Görevlerimiz bize telsizle bildiriliyor, birbirine benzer ve daha önce bulunmuş olduğumuz odalara tekrar tekrar geri dönmemiz gerekebiliyor. Aksiyon öğeleri, yeri geldiği zaman artış gösteriyor. İlerlerken, önümüze çeşitli tuzaklar çıkabiliyor; tepemizde yanan bir varil sallanabiliyor, doğru zamanlama ile onu geçmemiz gerekebiliyor. Asıl aksiyon unsuru ise, toplu kapışma yerlerinde kendisini belli ediyor. Ana güverteye sık sık uğradığımız zaman, mutant’lar ile Rus askerlerinin amansız kapışmalarına şahit oluyoruz. Burada bizim herhangi bir tarafımız yok, gördüğümüz herkesi indirmemiz gerekli.