1/3

Darkest of Days

Hasan Uğur Nayır 3.06.2010 - 12:31
Zaman tünelinde karanlık bir yolculuk
Zamanda yolculuk denildiğinde aklıma “Geleceğe Dönüş” geliyor. Michael J. Fox ve Christopher Lloyd’un başrolünde oynadığı seri, beyaz perdenin en iyilerinden biri kabul ediliyor. Benim için de öyle… Dr. Emmett Brown ve Marty McFly’ın başından geçen eğlenceli zaman yolculuğu macerası üzerinden seneler geçti. Yenisi gelir mi? Pek sanmıyorum, gerçi bir aralar dördüncü film için bazı söylentiler çıkmıştı. Konumuza dönersek zaman yolculuğu ne kadar gerçek olabilir? Gerçek olsa da gelecek yeniden şekillendirilebilir mi? İşte bu sorulara Darkest of Days ile cevap arıyoruz, bunun için zaman kapısını demoyla biraz aralamayı başardık.

Zaman polisi

Duyurulduktan sonra sesi soluğu kesilen ve bir anda yeniden boy gösteren oyunlardan biri olan Darkest of Days, sonunda aramıza teşrif etti. 741 MB boyutundaki demoyu yükledikten sonra, karşımıza herhangi bir sinematik gelmeden kendimizi menüde buluyoruz. Gene klasik ayarlar kısmı, single player başlıkları yer alıyor. NVIDIA PhysX destekli yapımda, artı olarak “PhysX Benchmark” var. İsterseniz, sisteminizi buradan PhysX testine tabii tutabilirsiniz. Single player’a tıklayıp oyuna başladıktan sonra kendimizi, 25 Haziran 1876 tarihinde Little Bighorn Savaşı’nda Montana’da buluyoruz. Oyun içi hazırlanan ufak sinematikte, atla giden karakterimiz vuruluyor ve yere düşüyor, sonra kendine geliyor, bu andan itibaren kontrol bizde.

Darkest of Days
"Demoya 25 Haziran 1876 tarihinde Little Bighorn Savaşı’nda başlıyoruz. Genel olarak grafiklerin pek iç açıcı olduğu söylenemez."

Daha ilk dakikada grafiklerin azizliğiyle karşı karşıyayız. Açıkçası görsel olarak oyunun pek iddialı olduğunu söyleyemem. Zaten daha önce yayınlanan ekran görüntülerinde de grafikler pekiyi değildi, bu yüzden yüksek beklentiniz olmasın, bazı kişiler hayal kırıklığı yaşayabilir. İlk bölüm aslında maceraya giriş ve biraz da eğitim diyebiliriz. Kendimize geldikten sonra yanımızda savaşan diğer kişilerle birlikte, Kızılderililere karşı çatışmaya başlıyoruz. Oluk oluk gelen Kızılderililere ateş ederken, ok yiyip yere düşüyoruz, sonra da yanımızdaki herkes öldürülüyor ve bir zaman küresi yanımızda beliriyor. Gelecekten gelen kişi de vuruluyor ve içeri girmemizi söylüyor, kendimizi yüzyıllar sonrasında buluyoruz.