1/2

Diablo Serisi

Erdem Maşlak 3.06.2010 - 12:31
Oyun dünyasının en önemli RPG'lerinden Diablo'nun kitap sayfalarındaki efsanesine hoş geldiniz.

Diablo bilindiği üzere hepimizi kendine hapsetmiş, piyasaya çıkan en iyi RPG oyunlarından biridir; büyük ihtimalle de en iyisi. Bunda hemfikirsek şimdi de onun kitaplarını inceleyelim. Gerçi oyunu kadar kitapları da eskidiyse de kadim sayfaları şöyle bir karıştırmak gerekir diye düşünüyorum.

Seri üç kitaptan oluşuyor ve her biri de birbirinden farklı üç macerayı konu alıyor. Başladığınız andan itibaren elinizden bırakmadan okuyup bitirebileceğiniz bu dizi gerçekten de Diablo’nun ruhuyla birebir örtüşüyor. Tabi bu fikri vermesindeki birinci husus; yazarların kelimeleri seçmelerindeki ustalık. Kitaplar iki farklı yazarın kalemlerinden damlayan mürekkeplerle hayat bulmuşlar ve şöyle bir bakacak olursak ikisi de kendi kulvarlarında gayet başarılı sanatçılar. Dizinin ilk ve son parçalarını oluşturan yazarımızın adı Richard Knaak, tek kitapla destekte bulunan diğer kalem ise Mel Odom. İkisinin de türlü meziyetleri var; ama, bilhassa ben Knaak’ı daha çok beğendiğim için ona daha fazla özen gösterdim yazılarını okurken. Kitaplarındaki her bölümün sonundaki cümle ile okuyucuyu baştan çıkartan Knaak, Diablo’da da farklı bir şey yapmamış. Doyumsuz konu akıcılığıyla da Mel Odom, bu seride “Siyah Yol” adlı eseri ile katkıda bulunuyor. Dilerseniz şimdi bütün kitaplara derinlemesine bir göz atalım.

Diablo – Bartuc’un Mirası (1. Kitap)


Diablo Serisi
Serinin ilk halkasındaki karakterimizin adı Norrec Vizharan. Hikayede güçlü bir savaşçı olarak lanse ediliyor. Kendisi gibi mağaralarda hazine arayan iki arkadaşı Fautzin ve Sadun ile beraber girdikleri bir diğerinde bulabilecekleri değerli eşyaları aramaktalar. Tabi ilerleyen dakikalarda başlarına gelecekleri bilmeden yollarına devam etmekteler. O ana kadar istedikleri gibi bir şey bulamamış olsalar da biraz daha yürüdüklerinde dört bir yanı hazine dolu bir odaya ayak basarlar. Dikkatlerinden kaçmayan bir diğer şey ise zeminin cesetlerle ve kemik yığınlarıyla dolu olduğudur. Derken yerdeki kemikler birleşerek yükselmeye başlarlar ve kısa sürede her taraf onlarca savaşçı ile dolup taşar. Hayatta kalmak için tek kurtuluş yolları onlarla savaşmak olduğundan ölümüne bir kavga başlar. Bu sırada çarpışmanın gücü Norrec’i yüksekçe bir kayanın üzerine kadar getirir. Bu kayanın üzerinde kıpkırmızı bir zırh bulunmaktadır. Düşmanının darbesiyle zırhla beraber kayadan aşağı düşerler. Ayağa kalktığında da zırhın eldiveninin eline geçtiğini fark eder. Diğer iki arkadaşı da büyük bir hışımla çarpışmaya devam ederken Norrec’in ağzından bilinçsizce anlamsız sözler çıkar. Sonucunda da bütün kemikler tekrar yere yığılır. Büyücü Fautzin sözlerin ne anlama geldiğini ve bu zırhın kime ait olduğunu anlamıştır: Kana susamış savaş beyi Bartuc’un zırhıdır. Arkadaşlarının eldiveni elinden çıkarması için söylediği sözleri dinlemeyen Norrec’in aklından bu zırhın tamamını giyerek yenilmez olmak geçmektedir tam o sıra. Savaş beyi Bartuc’un zırhı ise zırhın tamamını oluşturmak için başlığı bulmayı ve Bartuc’u tekrar bu dünyaya geri getirmeyi arzulamaktadır. Ardından da bitmek bilmez bir serüven başlar.