1/5

Dreamfall - The Longest Journey

Hüseyin Karaca 3.06.2010 - 12:31
…Her hikâyenin bir başlangıcı ve bitişi vardır…
Platformlar PC
Dreamfall - The Longest Journey
  • Yapımcı - Yayıncı Funcom - Funcom
  • Çoklu Oyuncu: Yok
  • Oyun Türü: Macera
  • Web Sitesi
Merlin Puanı 85
Artılar Muhteşem hikâye, grafikler, müzikler, seslendirmeler, atmosfer.
Eksiler Ne iyi bir aksiyon, ne de iyi bir macera oyunu olması. Kötü arayüz ve oynanabilirlik.
Altı yıl öncesine gidiyorum. Dört cd’lik bir oyun kuruyorum bilgisayarıma. The Longest Journey. Nerden bilebilirim ki hayatım boyunca beni en çok etkileyecek, tartışmasız olarak günümüze kadar yapılmış olan en güzel macera oyununu, hatta oyun değil, dünyalar kurmakta olduğumu. Hem de adı sanı o güne kadar pek duyulmamış bir Norveç firması Funcom tarafından yapılmış bir oyun. Zamanını aşan grafik kalitesi, mükemmel seslendirmeler, dört dörtlük bulmacalar ve her şeyden öte şu ana kadar örneğini göremediğimiz kalitede özgün bir hikâye. Bütün bunlara bir de April Ryan karakteri eklendiğinde karşımıza klasikten de öte bir oyun çıkmıştı.

The Longest Journey’e başladığımızda yaşlı bir teyze dinleyenlerine yaşanmış bir hikâye anlatmaktaydı. April Ryan ve “Balance” hakkında bir hikâye. April Ryan, 18 yaşındaydı. Evinden ayrılmış Newport Venice’de bir yurtta kalıyordu ve güzel sanatlar öğrencisiydi. Teyzemizin hikâyeye başlamasıyla bizde kendimizi April Ryan’ın çok sık gördüğü(ya da gördüğünü sandığı) bir rüyada buluyorduk. Farklı bir dünyadaydık. Bir ağaca yardım edip, bir yumurtayı kurtardıktan sonra çıka gelen ejderha her şeyin annesi olduğunu, bizimde bütün geleceğin annesi olduğumuzu söylüyordu. Uyanıp daha kendimize gelmeden yurttan dışarı çıktığımızda bankta oturan Cortez, nasıl olduğunu anlayamadığımız bir şekilde rüyalarımız hakkında konuşuyor ve bizim kaderimizden, seçilmiş kişi olduğumuzdan bahsediyordu.

Aşkımmm April Ryan…

April Ryan ilk başta her ne kadar bunlara inanmasa da, rüyalarına fazla kulak asmasa da zamanla kendini inanılmaz bir hikâyenin içerisinde buluyordu. April Ryan gerçektende seçilmişti. Evrende Arcadia ve Stark isimlerinde iki farklı gezegen yer almaktaydı. Stark bizimde üzerinde yaşadığımız bilim ve endüstri üzerine kurulu olan bir gezegen. Arcadia ise sihir ve kaos üzerine kurulu bir gezegen. Bu iki gezegenin geleceği “balance” adı verilen bir denge sistemi ile Tower’da bulunan bir Guardian tarafından sağlanmaktaydı. Tower’ın Guardian’sız olduğu bir zamanda Chaos Vortex(Siyah, mürekkep gibi yayılan kaos, macera boyunca April Ryan’a ve White Dragon’a her seferinde daha da güçlenerek saldırır) Vanguard(Her iki gezegenin oluşumunda yer alan bilim adamlarından oluşan topluluk, bilim ve sihir arasında ki dengeden sorumludurlar) ve liderleri Jacob McAllen(Cortez’in kardeşi, Vanguard’ın kurucusu, üzerinde deneyler yaparak ruhsal olarak ikiye böldüğü Gordon Halloway’i Guardian yaparak iki gezegeni de istediği gibi yönetmeyi planlayan bir tanrı-Kin) bunu fırsat bilerek dengeyi yok etmek ve iki gezegeni birleştirmek istemekteydi. Karşılarında ise iki dünya arasında seyahat etmesini sağlayan “shift” yeteneği ile ileride Guardian olacağını düşündüğümüz April Ryan, White Dragon(April’in tanıştığı ilk tanrı-kin, Arcadia’da büyük bir ağacın yanında yaşamakta) ve Cortez(McAllen’ın kardeşi, April’in en önemli yardımcısı) vardı.

Guardian olamasan da gönlüm senin April

Her ne kadar ben bir paragrafa konuyu sığdırsam da aslında bu hikâye çok ciddi bir çalışmayla oluşturulmuş, derin, özgün, hiçbir açığı, eksiği olmayan kusursuz bir hikâyeydi. Bütün hikâye oyunun başında oyuncuya verilmeyerek adım adım April Ryan ile neler olup bittiğin anlamaya çalışmıştık. Ve oyunun öyle bir sonu vardı ki…. Eminim bütün macera oyuncuları ağzı açık bir şekilde son videoyu seyretmişti. Oynamayanlar için biraz spoiler olacak ama oyunun sonunda April Ryan, denge için kendisini bir düzeneğe yerleştirdiğinde gerçekten Guardian olmadığını, aksine baş düşmanı Halloway’in Guardian olduğunu öğreniyordu. Ancak Guardian olmasa da o seçilmişti ve iki gezegen arasında ki dengeyi McAllen’ın Halloway üzerinde ki etkisini yok ederek o ayakta tutmuştu. Oyunun sonunda tıpkı iyi ve kötü, siyah ve beyazın ayrı kalması gerektiği gibi Stark ve Arcadia’nın da ayrı kalması gerektiği vurgulanmıştı ama kafamızda bir sürü soru işaretiyle tabii ki.