1/5

Ejderdoğan - Bölüm 29

Emin Çıtak 30.07.2012 - 12:06
Pazarlık
Dünya-Yiyen gitmişti. Yanında da Skyrim'in tüm umudunu götürmüştü. Aylardır süren bekleyiş, hazırlık ve uğraş boşa gitmişti. Yapacak hiç bir şey yoktu. Ne Ejder-Çeken çığırışı ne de kara kanla kaplı kılıcı onu mağlup etmeyi başarabilmişti. İkisi de işe yaramazdı.

Paarthurnax hemen arkadaki kayalığın üzerine tünemişti. Yaralıydı ve bitkin düşmüştü. Aodray ona minnettardı. Paarthurnax savaş sırasında kendisini, Aodray ve Alduin'in arasına siper etmişti. Parşömenin etkisi sürerken, Aodray'ın geri dönmesi için zaman kazanmıştı. Aodray ise onun çabasını boş çıkartmıştı. Kaybetmişti.

Kanla kaplı kılıcına bir kez daha baktı. Şimdi uçurumun kenarında duruyordu. Yetersizdi, işe yaramazdı. Çelikten yapılma basit bir silahtı. Alduin'in çelikten daha güçlü pullarına karşı ne gibi bir şansı olabilirdi ki?

"Lot krongrah." dedi Paarthurnax kayanın üzerinden. Hırıltılı sesinde gurur vardı. "Gerçekten de bir Dovah nefesine, kudretine sahipsin. Alduin ve yandaşları zaferinden sonra panikleyecekler."

Ejderdoğan - Bölüm 29
Aodray gülerek iç çekti. "Zafer filan değildi, bunu sende çok iyi biliyorsun Paarthurnax. Kaçıp gitti!"
"Ni liivrah hin moro." diye onayladı Paarthurnax. Gerçi Aodray ne dediğini anlamamıştı. "Doğru, bu tam bir krongrah-zafer sayılmaz. Lakin unutma ki bu güne kadar nice kahraman onun karşısında telef oldu. Sen, onu açık bir savaşta yenen ilk kişisin."

"Ölmediği sürece ne fark eder ki? Geri dönecek." dedi Aodray. Hala kılıca bakıyordu. Sesi hiptonize edilmiş gibi çıkıyordu. "Döndüğünde de, o kadar şanslı olacağımı sanmıyorum."
"Alduin kendi gücü hakkında hep kibirli davranmıştır. Uznahgar paar." dedi Paarthurnax. "Hâkimiyetin onun doğuştan hakkı olduğunu düşünürdü, şimdiye kadar. Burada yaşananlar, onun diğerleri üzerindeki hâkimiyetini sarsacaktır."
"Kısa bir süre için Paarthurnax. Dediklerini o da düşünüyordur." dedi Aodray. "Benim için geri gelecek."
"Eğer sen ona gitmezsen."

Aodray ilk defa başını çevirdi. "Nereye gittiğini bulmam gerekiyor."
"Evet. Onun yandaşları bize nereye gittiğini söyleyebilirler. Motmahus... Ama onları Alduin'e ihanete ikna etmen kolay olmayacak Dovahkiin."
"Kolay olan bir şey söylesene." dedi Aodray.
"Belki... Hofkahsejun- Whiterun'daki saray... Dragonsreach."
Aodray Dragonsreach'i duyunca kulak kesilmişti.
"Orasının asıl yapılış amacı bizleri yakalamaktı. Bir Dov'a tuzak kurmak için iyi bir yer öyle değil mi?"
"Öyle sanırsam." diye cevap verdi Aodray. "Ama Whiterun Jarl'ının da böyle düşüneceğini hiç sanmıyorum."

Aklına Jarl Balgruuf'un yaşadığı ikilemler gelmişti. Bir tarafta Ulfrick'in baskısı ve Ivarstead'de yaşananlar, diğer tarafta İmparatorluk'un ondan istediği sadakat. Skyrim'in tam ortasındaki bu garnizon hala kimin tarafında olacağını seçmemişti. İki taraftan biri her an şehrin kapılarına dayanabilirdi. Halk korku içinde, Jarl kararsız bir haldeyken, şehrine bir ejderhanın -üstelik bilerek- girmesine asla izin vermezdi.

"Hmm, evet. Ama senin iraden oldukça güçlü Dovahkiin." dedi Paarthurnax. "Onu ikna edebileceğinden yana hiç kuşkum yok. Kendini asla küçümseme Dovahkiin, çünkü biraz önce gözlerimin önünde bir ölümsüze meydan okudun!"

Aodray kılıcının artık elinde olmadığının yeni farkına varmıştı. Uçurumdan aşağıya doğru düşen şeyi gördüğündeyse yakalamasının imkânı yoktu. Dağın eteklerindeki sis bulutunda kaybolan kılıcına son kez baktı ve Paarthurnax'a dönerek,

"Teşekkürler Usta Paarthurnax. Her şey için." dedi.

                                                                                ***