Fargo tüm gerginliğiyle ve
havasıyla devam ediyor, oyunculuklar ise yine tam
tadında!
Bu hafta bölümümüz de ise olaylar gelişmeye devam
ediyor. Sezonu, giriş, gelişme, sonuç olarak üç bölüme ayıracak olursak,
şuan bence hala giriş bölümündeyiz. Olaylar
çözülmekten çok uzak, ancak bazı bağlar kurulmaya
başlandı bile.
Hank Larsson’un ilan asmak için girdiği kuaför
sahnesi de bağların kurulmaya başlandığının bir kanıtıydı
zaten. Yine Fargo havasında ilerleyen sahnenin nasıl biteceğini tahmin
etmek zor değildi, Peggy lafı kesip fikrin saçma
olduğunu savunacaktı elbette, başka ne olabilirdi ki değil mi? Ancak
Hank’in kafasına sonuçta o fikir yerleşti, Betsy sağ
olsun, kendisi fikri saçma bulsa da ilerleyen zamanlarda bu sahneyi
tekrar hatırlayacağımızı düşünüyorum.
Peggy ise aynı Lester kafasında ilerliyor, arabadan kurtulalım, izleri
gizleyelim, bu sezonun Lester’ı Peggy’dir arkadaş! Sioux Falls
Katliamının temelini atan kadın be kendisi! (Rye’ı
öldürmek, kıyma yapıp
esnafa dağıtmak..)
Peggy’nin ileride başkalarını da öldüreceğini ya da
ölümlerine sebep olacağını düşünüyorum ben, aynı
Lester gibi. Tek Rye ile kalmayacaktır, Sioux Falls bir yana..
Ayrıntı konusuna yazının en sonunda değineceğim bir
nokta daha var, sona bırakıyorum çünkü son sahneyle
alakalı.
Ufak bir keşmekeş teorisi daha belirtmek isterim,
yerinde olacaktır. Bu bölüm üzerinde durulan bir diğer konu da ailenin
çocuklarından Charlie Gerhardt’a babasını bu olaylardan uzakta olmanı
istiyorum, okulunu oku ve bu yoldan uzak dur gibi bilge bir tavsiyede
bulunması. Dodd’un yediği bu “nane” sonucunda
istenen ya da istenmeyen sonuç olarak ölecek kişi
bence maalesef Charlie olacaktır, bu olayları
bir hayli büyütecektir, izleyiciyi de üzmek için
yerinde bir seçim olur. Hayır sen okuyacaksın denilen çocuğu öldürmek,
babasını da kahredecektir haliyle..
En başta tanıdık bir isim yeniden gözüktü ekranlarda, Ben
Schmidt! En başta isim olarak tanıdığımı fark ettiğim ismi
şöyle azıcık araştırınca, hatırladım. İlk sezon Gus Grimly’nin şefi olan
abimiz bu! 4 bölüm gözükmüş ama görünce hatırlıyor insan.. Gençliği ilk
sezon rolüne nazaran daha önemli olacaktır bence.
Lou ile Ben’in Gerhardt ailesinin çiftliğine
gittikleri sahne de ise Lou’nun “ölümsüz” (böyle
diyorum artık, belirgin ya) olmasını kullanarak tatlı bir
gerilim yaşattılar bize. Lou’nun cesaretini
göstermek adına güzel bir sahneydi, “bayan, adamlarınızdan
biri silah çekerse vurmak zorunda kalacağım!” diyerek havasını
da yaptı abimiz. Ardından Mike Milligan abimiz de
havalı dönüşünü yaptı, daktilo mağazamızda karşılaştılar Lou ile,
silahlar çekildi yine, gerilim dorukta, yine Lou abimiz cesaretini
gösteriyor, Mike’a ana bacı espri yapıyor.. Ne
cesaretse artık, bir de kendi
bölgesinde bile değil, Fargo’da.. Acaba ne
buldular daktilo mağazasında diye merak ediyoruz,
göstermediler iki taraf için de. Sahnede bir noktaya da dikkat
çekmek istiyorum, kaç bölümdür çok üstünde duruluyor bu
konunun, ben de duruyorum, bir UFO mevzusudur aldı
gitti başını, geçen incelemede kökenini de anlattım
bu mevzunun, 1979’da yaşanan gerçek bir olaydan
esinlenmiş tıpkı dizimizin konusu gibi. Sahnede ise
Kitchen kardeşlerden biri elinde
UFO yazan bir dergi vardı silaha uzanmaya
yeltendiğinde, güzel bir gönderme bence. Benzin
sırasında yaşanan muhabbet de yine o olaya gönderme,
Rye’ın öldüğü gece gördüğü
parıltıya.
Mağazada ne buldukları bir yana, mağaza sahibini bulan taraf
Gerhardt oldu. Öldürecekleri de zaten belliydi
başından, Rye’ın nerede olduğunu bilse evine gitmezdi,
koparabildiklerini kopardılar. Ardından ben
kum, toprak beklerken sıcak asfalt
döktüler abi adamın (Skip Sprang) üstüne.. Ha, o kısımda
kravat da büyük bir ayrıntı aslında. Gelecekte alakasız bir vatandaş
bunu görüp bildirecektir, Breaking Bad tarzı bir olay
olacak o, sonra Skip Sprang’ın cesedi bulunacak,
ardından Lou’ya telefon gelecek Skip’in cesedi bulundu sonunda diye,
geleceği ön görmek çok zor değil bazı konularda. Ancak Fargo bizi hep
ters köşe etmeyi başaran bir dizi olduğundan ne desem
bilemiyorum, kesin konuşmamak gerekiyor.