İlk oyun hangi tarihte yapılmıştı, adı neydi ve nasıl bir oyundu? Oyun dünyasının tarihi başlangıç noktasına dönelim isterseniz. 1961 yılında, grafik temelli olarak oluşturulan Spacewars’tan söz etmeden geçemeyiz. DEC PDP-1 üzerinde çalışan Spacewars’ı bir grup öğrenci yapmıştı ve iki kişi oynayıp ateş edebiliyordu. Zamanın ilk internet tabanlı ağ üzerinden paylaşılabiliyordu ve zamanın yeni bilgisayarı olan DEC’le birlikte dağıtılmaya başlandı.
Bu tarihi hamlelerden sonra televizyonlarda çalışabilen atari oyunları yapıldı. İlk kişisel bilgisayar Altair 8800 piyasaya sürülmesinden sonra, 1980’lerin başında IBM kendi kişisel bilgisayarlarını üretmeye başladı ve Donkey.bas geliştirildi. Bill Gates ve Neil Konzen tarafından yazılan ve 8 bit tasarlanan Donkey.bas araba yarışlarının atası olarak tarihe geçti. DOS işletim sisteminde çalışan bu oyun, yönlendirdiğimiz aracın yoldaki eşeklere çarpmaması üzerine kuruluydu. 8 bit üzerine kurulu nice oyunlar çıktı ve kademe kademe 16-32-64 bit’e geçiş yapıldı. Konsolların piyasaya çıkmasıyla işin rengi daha da değişmeye başladı. Oynanış temasına dayalı oyunlara, artık hikâye modu eklenerek daha eğlenceli oyunlar çıkmaya başladı. 3D yapımlar, FPS, TPS, Strateji ve bu ağacın kolları olan diğer türler gelmeye başladı.
MMORPG kültürünün ortaya çıkmasıyla, oyunlar artık daha fazla kişinin aynı oyunda farklı sınıf ve karakterlerle bir arada oynamasına izin veriyordu. Kurucusu Richard Garriott’ur. 1991 yılında ise ilk tam grafik tabanlı MMORPG Neverwinter Nights oyuncularla buluştu. Artık oyunların hikâye modu yanında çok oyunculu (multiplayer) modu yaygınlaşmaya başladı.
Burada biraz duralım isterseniz. Oyun kültürü kendine bu şekilde yön vermişken, eğlence anlamında tüm hamleler deneniyor ve işin boyutu değişmeye başlıyor. Demem o ki, DLC Kültürü, Episode mantığıyla şekillenen devam içerikleri, hikâyeden daha çok multi içeriklere odaklanan oyunlar, sizce de bir endişe uyandırmıyor mu? Mesela The Division, Starwars Battlefront, For Honor ve Rainbow Six: Siege’i örnek vermek istiyorum. Bu oyunlarda temel olarak çoklu oyuncu modu ön planda. Tamam, bazıları hikâye sosuna batırılmış ama illaki ağırlık multiplayer modlarda. Ben burada kendi yorumlarımı katacağım. Evet, çoklu oyunculu içerikler, co-op mod ve arkadaşlarla kapışmanın zevki vazgeçilmez bir tutku ama şu saydığım oyunlara etkili bir hikaye modu yapılsaydı ne olurdu? Multi içerikleri asla eleştirmiyorum, itirazım hikâye modunun geri planda kalmasına. For Honor’da kısmi bir hikâye modu var ama ağırlık çoklu oyunculu modlarda. Ne bileyim, incelemeleri okurken hikâye modunun geri planda kaldığını öğrenince, oyundan hemen soğuyorum. Örneğin Battlefield 4 ve Hard Line hikâye modu çok kısır bir şekilde hazırlanmış ve çok oyunculu mod ön plana çıkarılmış. Elbette benim gibi düşünen çok oyuncu olduğu gibi, bana katılmayanlarda olacaktır.
Birde Hitman’ın son oyunu var ki nasıl anlatayım, öyle farklı bir tercih yapılmış ki yapımcıların ruh haliyle ilgili komplo teorileri üretmeme sebep oluyor. Malumunuz oyun parça parça episode mantığıyla sunuldu. Birinci sezon, bilmem şu bölüm, diğer bölümü bekle ve belli zamanlarda aktif olan bölümleri takip et ve zamanında bitirmeye çalış. Oyunun bazı fanatikleri bu aşamalardan geçse de bazıları da tüm içeriklerin ekli olduğu tam oyun paketini beklemeye başladılar ki, bende bu parça parça bölüm verme mantığını sevmeyenlerdenim. Şimdi hikâye modunu parça parça katleden bu mantıkla, hevesimize darbe yapılmış olmuyor mu? Aslında oyun firmalarının, Episode mantığıyla neyi amaçladıkları az çok malum. Siz deyin para hırsı, ben diyeyim oyunu daha uzun süre taze tutma mantığı, neresinden bakarsan biz oyuncuların cebini hedef alan stratejiler.
Tamamen hikâye üzerine hazırlanan oyunlar, her zaman tercihim olmuştur. Bir oyun elime didik didik etmeden bırakmam. Hikâye örgüsü, bulmacaları ve oynanış mekanikleri fazlaca önem arz eder benim için. O ters köşe ve farklı oyun sonları, macera ile harmanlanmış RPG ve RYO türler, hack & slash mekaniği ve dahası bazı farklı türleri bir potada eriten oyunlara asla ilgisiz kalamam. Ha birde şu var; The Division’da her ne kadar çoklu oyun mekaniği etkin olsa da, ustaca hamlelerle oyuna yedirilen hikâye belki de hak verdiğim yegâne yapımdır. Biraz baharat, farklı soslar ve görsel bir sunumla hazırlanan lezzetli yemek gibidir ve yemek bittikten sonra hesabı öderken “farklı bir lezzet olmuş ama hakkını vermeliyim güzel bir yemekti” sözcükleri ağzımdan dökülür.
Ve birde MOBA Multiplayer (Online Battle Arena) kültürü yaygınlaştı. Lol ve DOTA oyunları türü sevenler için şu an için popüler oyunlar konumunda. Buna Warcraft ve diğer MMO türlerini de kattığımız zaman, çok geniş bir Arena ortaya çıkıyor. Bu türün bağımlıları sıfırdan başlayıp karakterlerini geliştiriyorlar. O kadar geniş bir yelpazede sunulan bir içerik var ki, çaylak bir savaşçıdan rütbeli güçlü bir savaşçıya dönüşüyorsunuz. Oyun içinde diğer oyuncularla iletişim içinde olmak, farklı klanlarda rakiplerinize karşı üstünlük sağlamak, ticaret mantığıyla işleyen envanter sistemlerini didik didik etmek size fazlasıyla oyun zevki verecektir. Bir de IOS ve Android sistemlerde oynanan çoklu oyunları da hesaba katarsak, ne kadar devasa bir oyun dünyası açığa çıkıyor ve bu pasta dilimlerinden ne kadar çok kazanç sağlanıyor tahmin etmek zor değil.
Evet, oyun dünyası hız kesmeden ilerliyor ve VR cihazların çıkmasıyla artık daha çok oyunların içine girmeye başladık. Adeta bir salgın gibi oyunculara bulaşan bu hastalıktan kurtulmanın imkânı yok. Ve bir 5 sene içinde oyun dünyasında ne gibi yenilikler olacak tahmin etmeye bile cesaretimiz gelmiyor. Muhtemelen yeni sistemde, oyunculara alıcılar yerleştirilip vurulma ve darbe alma seanslarında, aynı etkiyi verecek sinyaller gönderilecek. Derimiz ayarlı dozda verilen bu sinyallerle acıyı tadacak. Konsol ya da Pc kasalarımızdan farklı koku molekülleri salgılanıp, algımızı içinde olduğumuz dünya ile bütünleştirecek. Tüm bunların yaşanacağı bu çağda, tam teçhizatlı bir şekilde evin bir odasında VR askeri olmuş, kılıç sallarken ya da silahla atış yaparken, komşulara küçük bir izah yapmaya gayret edeceksiniz.
Siz ne diyorsunuz peki? Hikaye mi yoksa multiplayer modları mı önemli?Anket=886
Multiplayer kesinlikle olmalı . Hikayeyi oynadın bitti. Hadi çok beğendin bir kere daha oynadın anlarım. Ama bir yerden sonra ara sahneleri geçmeler, boş boş adam vurmaya bağlıyorsun. Örn: Uncarted serisi. Hayat sürekli aynı şeyleri tekrarlayacak kadar uzun değil.Atari salonu mantığı bitti
Hikayedir kesinlikle. Baktığımız zaman half-life, quake gibi yapımlar multiplayer ile adından söz ettirse de hikayeleri ile ön plana çıkmış oyunlardır. Tabi bioshock, uncharted, last of us, tomb raider gibi oyun serileri de oyunların hikaye tabanlı olmasının daha iyi olduğunu kanıtlar nitelikte.
