1/2

Hitman: Blood Money

Aykut Göker 3.06.2010 - 12:31
FPS oynar gibi ortamlara dalarsanız; oyundan alacağınız zevkten IO Interactive sorumlu değildir!

IO Interactive denince akla iki oyun geliyor. Yapımcıların şu an 2. versiyonu üzerinde çalıştıkları Freedom Fighters ve Hitman! Özellikle Hitman’in oyuncuların kalbinde ayrı bir yeri var. Başının arkasında barkodla dolaşan, kel kafalı ve oldukça karizmatik bir katili kontrol ettiğimiz oyunda, birbirinden farklı mekanlarda çeşitli stratejilerle düşmanlarımızın bir bir kara toprağa yar ediyoruz.

Öldürme içgüdüsü

Hitman’in ilk oyunu Codename-47’de, kim olduğumuz hakkında hiçbir fikrimiz olmadan, bir akıl hastanesinde uyanıyorduk. Karakterimizin kendi iç dünyasında büyük bir boşluk olmasından tabii ki kötü adamlar faydalanıp, çeşitli emirler vermeye başlarlar. Böylelikle Hitman serüveni de adım atmış oluruz. Çin’den Macaristan’a kadar çeşitli coğrafyalarda cinayetler işleyip para kazandığımız oyunda asıl büyük hedefimiz bize görevler veren Profesör’ü bulmaktı. Neyse ki son bölümde karşımıza çıkan Profesör’ü öldürdüğümüz takdirde oyun son buluyor ve Hitman uzaklarda bir yerlerde yeni bir hayat kurmak için yolculuğa çıkıyordu.

Serinin 2. oyunu, ilk oyundaki bug’ları ve bazı mantık hatalarını tekrarlamadı fakat azda olsa yeni buglarla bizi muhatap etti. Hitman – 2 Silent Assassin adı verilen oyunda kahramanımızı, kendini metafiziksel düşünceye adamış olarak Sicilya’daki bir kilisede buluyorduk. Burada bahçe işleriyle uğraşan Hitman, kilisenin Peder’iylede önemli bir dostluk kurmuştur. Bir gün günah çıkarmaya karar veren seri katilimiz, kiliseye girerken Peder’in bağırışlarını duyar. İçerisinde çeşitli bitkileri ve ağaçları barındıran bahçeden çıkıp giriş kapısına geldiğinde yerde bir not görür. Peder kaçırılmıştır! Böylelikle Codename – 47, kaderinden bir kez daha sıyrılamayışının acısını içine gömüp, düşmanlarının peşinden gider. Japonya’dan Hindistan’a kadar dünyanın çeşitli bölgelerinde cinayetler işlediğimiz oyunda, müzikler Budapeşte senfoni orkestrası tarafından yapılmıştır. Böylelikle gerek göze gerekse insanın aklına hitap edip stratejiler kurduran oyunda, muhteşem bir film kalitesindeki müzikler, kulaklara da harika anlar yaşattı. Bir oyuncu daha ne ister?

Hitman 3’ün çıkacağı söylentileri yayılınca oyuncuların içine serinin kabak tadı vermeye başlayacağı şüphesi düştü. Yine birbirini tekrar eden senaryolar ve benzeri görevler mi diye düşünürken, Hitman-3 Contracts oyun camiasına beklenmedik derecede kaliteli giriş yaptı. Yeni versiyonumuzda Codename – 47, Paris’te bir oda da ağır yaralı bir şekilde karşımıza çıktı. Çektiği acı yüzündeki ödün vermez ifadesinden bir şey kaybettirmemiş olmasına rağmen ayağa kalkacak gücü bulamayıp, sürekli hayaller görüyordu. Gördükleri yaşamından önemli kesitlerdi. İlk ve ikinci oyundaki görevlerden bir kısmını tekrar hatırlıyordu. Tabii bu hayaller daha önce oynama fırsatı bulamadığımız bir kaç tane de yeni bölüm içeriyordu. Hitman – 3 Contracts son bölümüne kadar hatırlananların üzerine oynanan bir oyun olmuştu fakat bölümler tekrardan modellenmiş ve geliştirilmişti. Aslen kendini tekrar etmek gibi gözüken bu fikir oldukça yaratıcı bir şekilde kullanılıp, suikast alternatiflerimizi epey arttırınca ortaya, oynamaya doyamayacağımız bir oyun çıktı. Ara demolarda sağlık durumu gitgide kötüye giden Hitman’e, nereden çıktığı belli olmayan bir ihtiyarın pansuman yapmasıyla, katilimiz kendini toparlamaya başlamıştı. Son bölümde polisler bulunduğumuz odaya baskın yapmadan bir kaç saniye önce uyanıp kaçmaya başladığımız oyunun finalinde, Codename – 47’yi uçağa binip, Paris’ten uzaklaşırken buluyoruz. Bu seferki yolculuğun nereye olduğunu bize serinin 4. yapımı gösterecek.