1/5

Karanlık Kardeşlik - Bölüm 10

Emin Çıtak 11.09.2011 - 15:41
Kara El!
- Dayan Teinaava! Az kaldı!

; Güneş Cyrodiil topraklarına elveda derken Elrin atının dizginlerine bir kez daha vurdu. Acele etmesi gerekiyordu. Olabildiğince hızlı gitmeye çalışmasına rağmen hemen arkasında yarı düşer pozisyonda ona tutunmaya çalışan Argonian’ın sargı bezlerinden kan sızmaya başlamıştı. Yarası yeniden açılıyordu.

     “Leyawiin olmaz kardeşim, çok riskli.” dedi Teinaava zorlukla. “Üstümüzü değiştiremeyiz. Ben iyiyim.”

     “İyi falan değilsin. Konuşmaya çalışma kardeşim.” dedi Elrin. Teinaava’nın haklı olduğunu biliyordu. Yaptığı şey delilikti. Leyawiin’e girdikleri anda zırhları nedeniyle yakalanmaları işten bile değildi.

     Leyawiin surları gözükmeye başladığında Elrin ters giden bir şeyler olduğunu hissetti. Kuzey Doğu Kapısı’nda hareketlilik vardı. Bulundukları konum elf gözlerinin bile göremeyeceği kadar uzak olduğundan yaklaşmaktan başka çaresi yoktu. 

     Nehir geçidini aşıp şehrin dibine kadar geldiklerinde alçak sesle küfretti. Çok fazla muhafız vardı. Beş kadar muhafızın yanından geçip gidemezlerdi. Elrin atını yavaşlattı. Yanlarında onlarla birlikte gelen Teinaava’nın atı da yavaşladı. Çok zeki diye düşündü Elrin. Sürücü olmadan onları yol boyunca takip etmişti.

Karanlık Kardeşlik - Bölüm 10
     Askerler gelenleri görünce onlara doğru koşmaya başladılar. Elrin’nin eli otomatikman Woe’nun kılıfına gitti. Sonra yüzünce acı bir gülümsemeyle elini geri çekti. Tam teçhizatlı beş savaşçıyla kapışınca sağ kalamazsınız. En azından Elrin kalamazdı.

     “Elrin, sana anlatmaya çalıştım.” diye fısıldadı Teinaava.

     “Teinaava konuşmamanı söylemiştim.” diye ona cevap yetiştirdi Elrin. Sonra da muhafızlara seslendi. Henüz hiçbiri kılıçlarını çekmemişti. Şansını denedi.

     “Arkadaşımla ben haydutların saldırısına uğradık!”

     Cevap yok. İyice yaklaşmışlardı.

     “Çok kan kaybetti, yardımız gerek!”

     Muhafızlar etraflarını sarmışlardı. Kaçacak yer yoktu. Muhafızlar aynı anda kılıçları çektiler.

     “Tutuklusunuz, atlarınızdan inmeden bizi takip edin!”

     Bu harika haberdi. Karanlık Kardeşlik’in zırhlarının içinde, biri ölmekte olan iki üye Leyawiin’in zindanlarını boyluyorlardı. Bu kadar muhafızın surların dışında işi neydi? Hem de hiçbir sorgu yapmadan onları tutuklamışlardı. Zırhlarını tanımış olabilir miydiler? Eğer öyleyse Lucien’nin onları muhafızlardan önce öldüreceği kesindi. Aklına Teinaava’nın sohbetleri sırasında söyledikleri geldi.

Biz suikastçıyız sanıyordum.