1/4

Karanlık Kardeşlik - Bölüm 17

Emin Çıtak 30.10.2011 - 14:43
Azizler Hanı
"Hmm, demek Azizler Hanı?"
"Evet, orada kalacağım." dedi Elrin karşısındaki muhafıza kibarca. "Fiyatlarının makul olduğunu duymuştum da."
"Sağ tarafta." dedi muhafız eliyle dar sokağı göstererek. "İyi geceler."
"Size de."

Muhafıza yol sormak garip bir tecrübe olmuştu. Merkez Şehir'inde rahatça dolaşmak, bu da yetmezmiş gibi onu tutuklayanlara danışmak Elrin'in tuhafına gidiyordu. En azından dertlerin biri eksildi diye düşündü.

Lucien Lachance ona bugüne kadar ki en zorlu görevini vermişti. Hırsızlar Loncası'na sızıp anahtarı geri alması gerekiyordu. Teinaava'nın anlattıklarından sonra Lucien'e olan güveni sarsılmıştı, fakat yine de ona ve Kardeşlik'e borçlu olduğunu düşünüyordu. Aklına Konuşmacı'yla ilk karşılaşması geldi. Dilencilerin, evsizlerin arasındayken ona yeni bir hayat sunmuştu. Yatacak bir yatak vermişti. Handa cinayet işleyip işlemediği çok da önemli değildi. Sonuçta Rufio, Baenlin ve Scar-Tail onun ellerinde can vermişti. Kendi seçimleri, kendi kaderi... Bir başkasının ki değil.

Azizler Han'ı tıklım tıklımdı. Hanın iki ucuna yerleştirilmiş masalarda insanlar ellerinde biralarıyla günlük dedikoduları paylaşıyorlardı. Ortama hakim olan bu keşmekeş Elrin'e Tüccarlar Hanı'nı hatırlatmıştı. Fakat bu kez farklı olarak kimse onu umursamıyor gibiydi. Tüccarlar Hanı'nın aksine bar sakinleri tarafından göz hapsine alınmamıştı. Karşıda tezgahın arkasında uzun boylu, esmer bir adam hemen önündeki bar taburelerinde oturanların içkilerini tazelemekle meşguldü.  

Burayı Ongar'dan duymuştu. Teinaava da handa bazı lonca üyelerinin takılıyor olabileceğini söylemişti. Elrin'de nereden başlayacağını bilmediğinden aklına hanı kolaçan etmekten daha iyi bir fikir gelmemişti. Tezgaha sokuldu ve hancının işini bitirmesini beklemeye başladı.

Hancı, Elrin yaklaştığında göz ucuyla bir bakış fırlatmıştı. Birayla dolu bardakları müşterilerine uzatırken potansiyel müşterine seslendi:

Karanlık Kardeşlik - Bölüm 17
"Hana hoş geldin yabacı. Sana ne ikram edelim?"
Elrin ilk başta kendisine hitap edildiğini algılayamamıştı. Hancının beklentiyle ona baktığını görünce toparlanmaya çalışarak, "Eee, şarap iyi olur aslında." dedi.
"Hemen hazırlıyorum." dedi hancı arkasında duran şarap fıçısına dönerken. Fıçının yanına istiflenmiş büyük kadehlerden biri aldı ve keyifle doldurmaya başladı. Elrin'in içkisini doldururken aynı zamanda taburelerde oturan müşterileriyle de sohbet ediyordu.
"Al bakalım," dedi hancı şarabı Elrin'e uzatırken. "Başka bir isteğin var mıydı?"
"Şehre yeni geldim." dedi Elrin şarabını yudumlarken. Şarap enfesti. "Boş odanız varsa, handa gecelemek isterim. Bu arada şarabınız harika. Yorgunluğumu söküp attı."

Hancı kahkaha attı. "Teşekkür ederim yabancı. Duydun mu Armand? Şarabımın hakkını veren biri çıktı sonunda."
"Ben birayı tercih ediyorum Willet kusura bakma." diye karşılık verdi Elrin'in bir kaç tabure uzağında oturan adam.  Aynı hancı gibi o da esmer ve uzun boyluydu. Fakat Armand diğerine göre çok daha gençti. Kahverengi saçları başının arkasında at kuyruğuyla toplanmıştı. Bu sayede geniş, sağlıklı yüzü tamamen açığa çıkmıştı. Saçlarıyla neredeyse aynı renkte olan gözleri alkolün etkisiyle hafiften kanlanmıştı.

Elrin içkisini bitirdiğinde hancı Willet kadehi önünden aldı.
"Yenilememi ister misin elf dostum?"
"Tabi neden olmasın?" dedi Elrin dalgın bir şekilde.
"İçmek için sebeplerin var anlaşılan." dedi hancı kadehi tazelerken.
Gerçekten de vardı. Hızsızlar Loncası'nı bulması gerekiyordu ama bunu nasıl yapabileceği hakkında en ufak fikri bile yoktu.
"Buyur şarabın." dedi Willet kadehi uzatarak. "Bu arada oda bakındığından bahsetmiştin ya, sanırım bir tane vardı. Odayı hazırlamamızı ister misin?"
"Ha? Tamam, tutuyorum." diye cevapladı Elrin. Willet, elfin dalgın ruh halini fark etmişti.
"Bir şeyin yok ya dostum?" diye sordu kaşlarını çatarak.
"Yok önemli bir şey değil." dedi Elrin. "Sadece şehre geldiğimde her yerde arama ilanları gördüm, ona aklım gitti bir an."
Hancı soran gözlerle ona baktı.