1/7

Karanlık Kardeşlik - Bölüm 20

Emin Çıtak 12.12.2011 - 11:09
İçimizdeki Düşman(lar)
"Büstün yerini söylersen sana on beş altın veririm." dedi Elrin.
"Vay canına, dokuzlar seni korusun." diye karşılık verdi dilenci kadın. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "Çok cömertsin."
"Övgü kısmını geçelim, Llatasha'nın Büstü nerede?"
Kadın eliyle Cheydinhal katedralinin olduğu sağ tarafı göstererek:
"İşte orada, katedralin altında ki şapele konuldu."
Elrin, kadının gösterdiği yöne baktı. Katedralin merdivenleri bulundukları konumdan rahatça görülebiliyordu. Çok uzun bir zaman değil, sadece bir kaç ay önce o merdivenlerde oturup Lucien Lachance'nin onun için hazırladığı bulmacayı çözmeye çalışmıştı. İşin komik tarafı tapınakları, katedralin olduğu yolun hemen diğer kıyısındaydı.
"Bu kadar basit olduğunu hiç sanmıyorum." dedi yeniden dilenciye dönerek.

Kadın çürük dişlerini göstererek gülümsedi.
"Kolay değil zaten, Kont aşağıya bir de koruma bıraktı diyorlar."
"Hmm, onu atlatmak gerek. Al bakalım, buda sana sözünü verdiğim on beş altın." diyerek küçük bir keseyi kadına uzattı. Tam arkasını dönmüş katedrale gidiyordu ki kadın yeniden onu seslendi.
"Ayrıca bilmen gereken başka bir şey daha var."

Elrin gözlerini devirerek dilenciye döndü.
"Sen fazladan altın kopartmaya mı çalışıyorsun? Tam on beş altın verdim sana."
"Yok, hayır efendim." dedi kadın boynunu biraz eğerek. "Söyleyeceğim sadece ama sadece bir söylenti, ne kadarı doğru bende bilmiyorum. Bu yüzden altın talep etmem doğru olmaz."
"Ha, kesin olsa isterdin yani." dedi Elrin nükteli bir edayla.

Karanlık Kardeşlik - Bölüm 20
Dilenci kaşlarını çattı. "Aşağıda büstü koruyan sadece koruma olmayabilir. Sonuçta büst Llatasha'nın!"
"İyide kadın ölü değil mi?" dedi Elrin ilk başta anlamayarak. Sonra dediği şeyin farkına varınca onunda kaşları çatıldı.
"Evet, evet o ölü!" dedi kadın Elrin'i onaylayarak. "Ama..."
Elrin elini kaldırıp kadına susmasını işaret etti. Çünkü söyleyeceği şeyi tahmin edebiliyordu. Llatasha ölmüş olabilirdi fakat ruhu hala o mezardaysa?
"Sorun değil." dedi Elrin katedrale doğru yürümeye başlayarak. "Ruhlarla başa çıkabilirim."

Dilenci ardında kalırken katedral olanca görkemiyle görüş alanını işgal etmeye başlamıştı. Gri mermerden örülü duvarlar gökyüzüne doğru yükseliyor ve dolunayı selamlıyordu. Cheydinhal katedrali iki kısımdan oluşuyordu. Şehrin diğer yapılarından az daha büyük olan ve enlemesine giden sunak bölümü yarım daireden bir kubbeye sahipti. Ama katedralin asıl vurucu kısmı giriş kapısının üzerinde yükselen, şehir surlarından bile daha uzun olan kulesiydi. Mozaik camlarla örülü kule tüm Cheydinhal'a hakimdi.

Görevi buydu, Armand bir kaç gün önce ondan Cheydinhal'de bulunan Llatasha'nın Büstü'nü çalmasını istemişti. Görev son derece açık ve netti, tehlikelerde öyle. Fakat güvenlerini kazanmak istiyorsa büstü onlara götürmek zorundaydı.
Elrin katedrale çıkan merdivenlere tırmanmak yerine yoluna dümdüz devam etti. Önce başka bir yere uğraması gerekiyordu. Eğer içeride ruhlar varsa işi zora düşebilirdi. Terk edilmiş evin önüne geldi ve etrafını kolaçan edip içeriye girdi.