1/9

Karanlık Kardeşlik - Bölüm 22

Emin Çıtak 12.12.2011 - 11:09
Kadim Parşömen
Elrin (Gölge Ayak) ve Gri Tilki’nin Bruma’da buluşmalarından iki hafta sonra…

“Anlamazlar değil mi?” diye sordu Elrin.
“İstersen bakabilirsin.” dedi yanındaki listeyi Elrin’e uzatarak. “Henüz mühürlemedim.”
Elrin kendisine uzatılan parşömeni aldı ve listeye şöyle bir göz geçirdi. Bir süre önce ele geçirdiği orijinal tavsiye listesinden hiçbir farkı yoktu. Adam işini gerçekten iyi yapmıştı. Listedeki isimlere bakmaya gerek yoktu. İsteği üzere Lex birinci sıradaydı.

“İyi iş çıkartmışsın.” dedi Elrin parşömeni geri uzatarak. Sonrada cebinden altın kesesini çıkarttı ve masanın üzerine bıraktı. “Buyur, ödemen.”

Adam tüm yüzünü kaplayan ve çarpık çurpuk dişlerini meydana çıkaran bir gülümsemeyle, “Önemli değil, ödeme iyiyse işte iyi olmak zorunda.” dedi.

Az önce masanın üzerine bıraktığı beş yüz altını düşünerek, “Haklısın.” diye karşılık verdi Elrin. Bu miktar Elrin’e göre basit bir liste için fazla olsa da pek kafaya takmıyordu. Altını ona Gri Tilki vermişti nasıl olsa.
Müşterisinin onayını alan düzenbaz masanın köşesinde duran ufak kutuyu kendine doğru sürerek çekti. Bayağı eski püskü görünen kutunun iki kilidi olsa da sol tarafta ki çalışmıyor gibiydi. Adam kutuyu açtığında ahşap mühürler de ortaya çıkmıştı. Becerikli eller kısa sürede aradığı şeyi buldu ve kutu yeniden kilitlenip masanın köşesine çekildi.

Karanlık Kardeşlik - Bölüm 22
Adam bu sefer masanın çekmecelerinden birkaç alet çıkarttı. Bir tahta çubuk ve kenarları daha önce defalarca kullanıldığını gösteren kara yanık izleriyle dolu bir balmumu. Adam çubuğu masanın aydınlatmasını sağlayan mumlardan birinin üzerinde birkaç saniye bekletti. Çubuk hafiften alev alınca, bu sefer balmumunu rulo haline getirdiği parşömene yaklaştırıp, ateş sayesinde erimesini sağladı. Şimdi sadece henüz kurumamış balmumuna mührü basması gerekiyordu.

“Bu mühürleri nereden buldun?” diye sordu Elrin merakla. Adam henüz kurumayan mührü nefesinin yardımıyla soğutmakla meşguldü. Elrin soruyu sorunca işi bitene kadar cevap vermedi.
“Fark eder mi?” diye sordu tamamlanmış tavsiye listesini Elrin’e uzatarak. “Sizinle iş yapmak zevkliydi.”
“Doğru, fark etmez.” dedi Elrin listeyi alırken. Sonra da tek bir kelime daha etmeden boğucu, loş kulübeden ayrıldı.