1/5

Karanlık Kardeşlik - Bölüm 24

Emin Çıtak 19.12.2011 - 10:07
Gerçek
Telaendril huzursuzdu. Bir türlü uyuyamıyordu. Yaklaşık iki saattir gözleri kapalı halde ama tamamen ayık bir biçimde yatağında dönüp durmuştu.  Üstelik içinde ki bu karamsarlığın sebebini ne kadar düşünürse düşünsün bulamıyordu. Gözlerini açtı ve karşı yatakta mışıl mışıl uyumakta olan ikizine baktı.

"Elrin?" dedi fısıldayarak.
Kardeşi oralı bile olmadı. Hala uyuyordu.
"Elrin!" dedi yeniden. Bu sefer sesi daha yüksekti. Elrin anlamsızca mırıldandı ve yorganını beceriksizce düzelterek sırtını döndü.
Telaendril'in içindeki huzursuzluk bir anlığına yok oldu. Elrin'in şapşalca hareket ederek uyuması onu gülümsetmeye yetmişti. Eğer onu uyandırabilirse huzursuzluğu tamamen geçene kadar sohbet edebilirlerdi.
"Şşt! Şapşal!"
"Ha! Ne?"

İkizi sonunda onu duyabilmişti. Uykudan ağırlaşmış göz kapaklarını bir kaç kez kırpıştırarak kendine gelmeye çalıştı.

"Sonunda uyanabildin." dedi Telaendril neşeyle.
"Kısa bir süre için." diye karşılık verdi Elrin. "Ne oldu Tal?"
"Hiç uyuyamadım. Sohbet ederiz diye düşündüm."
"Keşke sadece düşünseydin."
"O ne demek şimdi?" diye sordu Telaendril bozum olmuş bir tavırla.
"Sadece uyumak istiyorum Tal." dedi Elrin esneyerek. "Yarın konuşsak?"
"İyi tamam, yarın konuşuruz. Senin uykun kaçmasın."
"Sağ ol Tal." dedi Elrin ve yastığına gömüldü.
"Aa!" diye nidayı bastı Telaendril ve kendi yastığını Elrin'in suratına fırlattı. "Terbiyesiz!"

Karanlık Kardeşlik - Bölüm 24
Elrin oralı bile olmamıştı. Tal bir süre daha ikizini rahatsız ettikten sonra uyanmayacağını anlamıştı. Sinirle yatağından kalktı. Yapacak bir şey olmadığına göre dışarı çıkıp biraz geceyi dinleyebilirdi. En azından orman horlamıyordu. Belki biraz orman esintisi içindeki huzursuzluğa engel olabilirdi.

Odanın kapısını kapattı ve yalınayak bir halde merdivenleri indi. Son basamağa geldiğinde korkuyla duraksadı. Ormandan evlerine sızan gecenin sesleri dışında başka bir şeyi daha duyuyordu. Duyduğu ses dış kapının kilidinden geliyordu.

Önce çığlık atmak istedi, olmadı. Sonra yukarı kaçmak evdekileri uyandırmak istedi, olmadı. Korkudan son basamakta çakılı kalmıştı. Ne hareket edebiliyor ne de ağzını oynatabiliyordu.

Evin kapısı gıcırdayarak açıldı. İçeri uzun boylu bir karaltı girmişti. Karaltı mutfak bölümünde ki pencerenin önünden geçince bir anlığına ay ışığı sayesinde aydınlandı. Kahverengi deriden yapılma bir zırh giyiyordu. Yüzü ay ışığından daha beyazdı. Karanlık gözleri geceden daha karanlıktı.

Yabancı yüzünü Telaendril'in çakılı kaldığı merdivene çevirdi. Belli belirsiz dudakları açılarak sarı dişlerinin ortaya çıktığı bir gülümsemeye dönüştü.

O gün henüz on beş yaşında olan Telaendril gelenin Lucien Lachance olduğunu bilseydi çığlıklar eşliğinde ailesini uyandırırdı.
                                                                               ****