1/2

Kenderyurdu

Yusuf Ünal 3.06.2010 - 12:31
Serinin ikinci cildi meşhur kender Tasslehoff'a ayrılmış.

Daha önce ilk kitabını tanıttığım başlangıçlar serisinin ikinci kitabı olan Kenderyurdu ile yeniden sizlerle beraberim. Adından da anlaşılabileceği üzere kitabımız kenderler ve kenderlerin ülkesi olan Kendermore ile ilgili. Bir önceki yazıda yazdığım gibi başlangıçlar serisi, ana grubun önceki maceralarını konu ediniyor, ve serinin ikinci cildi de en meşhur kender olan Tasslehoff'a ayrılmış durumda. Altı kitaplık bu serinin ikinci cildi şüphesiz ki EM dünyasının en renkli ve en komik kitaplarından birisi olma özelliğine sahip. Özellikle de Kendermore'daki mülkiyet hakkından uzak ve bir o kadar da nihilist yaşam tarzına çok güleceksiniz. Neyse isterseniz kitabı şöyle bir özetleyelim; Solace'da bulunan Son Yuva hanındaki meşhur toplantı sona ermiş ve ikizler ile Sturm ve Kit yola koyulmuşlardır, geriye kalan üç kafadar -Flint, Tas ve Tanis- ise hala plan yapmaktadırlar kendi yolculukları hakkında. Tam muhabbet körüklemesine sürerken hanın kapısı açılır ve oldukça dekolte giyinmiş bir cüce kadını handan içeri girer. Daha içeridekiler yabancının etkisinden kurtulamadan cüce, Tas'i aradığını söyler ve içeridekiler ikinci bir şok yaşatır bu geçici kargaşadan sonra ise tek tek herşeyi anlatır. Durum Tas için oldukça vahimdir; Tas'in sevgili amcası Trapspringer, Tas evlenmekten kaçtığı için yaşlılar heyeti tarafından tutuklanıp hapsedilmiştir ve Tas Kendermore'a dönünceye ve nişanlısıyla evleninceye kadar serbest bırakılmayacaktır. Yani Tas için tek çözüm yolu kalır; yollara düşüp amcasını hapishaneden kurtarmak...

Öykümüzdeki ana karakterler kenderler, asıl mekanda Kendermore olunca doğal olarak insan kitabı daha okumadan gülmeye başlıyor. Zaten ilk gülüşlerimizde insanın kursağında kalmıyor özelliklede işin içine Tas'in meşhur harita koleksiyonu ve fikirleri girince. Dahası Atlas of Lance adlı Core Book dışında pek bir bilgi alamayacağımız Kendermore hakkında da hiç istemediğimiz kadar bilgi ediniyoruz. Kendermore demişken birazda buradan bahsetmek gerek sanırım, Kendermore tek kelimeyle inanılmaz bir yer. Kısaca tasvir etmek gerekirse; ilk olarak hiç kimsenin mülkiyet hakkı yok, örneğin aile yadigarı olarak anılan eşyalar maksimum bir kaç haftalık şeyler oluyorlar, yada hiçbir evde veya binada kilit yok -bu kilitsizlik kavramına hapishane bile dahil!-. Ayrıca şehir planlaması denilen bir şeyden de bahsetmek oldukça gereksiz, çünkü kenderler olabilecek her yere ev yapıp tüm sokakları yeniden adlandırıyorlar, bunun yanında çoğu sokakta birer çıkmaz sokak. Bundan başka Kendermore' da sözde bir demokrasi var. Kendermore' un başında bir belediye başkanı var ve belediye seçimleri çok kısa sürelerle yapılıyor, örneğin uzun soluklu bir başkan maksimum bir kaç aydır görev başında oluyor.