Çocukken izlemiştim King Kong’u. O zamandan bu zamana aklımda kalan; dev bir
goril ve avcunun içindeki güzel bir bayandı. Ne yalan söyleyeyim, yeniden
çekileceğini duyduğumda hiç heyecanlanmadım. Devasa bir gorilin, genç ve güzel
bir bayana olan aşkı, bana oldukça saçma geliyordu. Yüzüklerin Efendisi’nde Elf
(Arwen) ile İnsan (Aragorn) aşkına inanan zihniyet, konu goril ve insan oldu mu,
adeta burun kıvırıyordu. İçinde bulunduğum tezatın sebebini şöyle
açıklayabilirim; Yüzüklerin Efendisi tamamen gerçek dışı bir dünyada cereyan
ediyordu. Böylelikle gördüklerimizin varolma ihtimallerini hiç düşünmeden
benimsiyorduk. Ne de olsa Orta Dünya hiç varolmamıştı. Ancak konu King Kong’a
gelince, ‘bizim’ dünyamızda yaşanan hiç bilinmedik öğelerin gerçekleşebilirmiş
gibi önümüze sunulması, hele bir goril ve insan arasındaki duygusal yakınlaşma,
kafamızdaki estetik kaygılarla örtüşemiyordu. Hal böyle olunca da mantık
sınırları üzerinde dolaşan bir saçmalık olarak King Kong aklımda yer etti.
Bütün bunlara karşın sinema salonunun yolunu tuttum. Neydi uğruna 207 milyon
dolar harcanan film? Hatta dünyanın en yüksek 6. bütçeli filmi King Kong’u bu
kadar özel yapan neydi? Neden insanlar daha önce 2 defa çekilmiş bir filme bu
kadar ilgi gösteriyorlardı?
King Kong, 3 saat içinde tüm sorularıma yanıt verdi.
King Kong’un yönetmeni Yüzüklerin Efendisi serisinden tanıdığımız Peter Jackson.
1933’de çekilen ilk King Kong filmini çocukken izleyen ve hayran kalan yönetmen,
bu filmi tekrar çekmeyi çok istemiş ve en nihayetinde bu arzusuna kavuşmuş. Öyle
ki yönetmen, 1933’deki filme çok büyük oranda sadık kalmış.
1933 yılı haricinde King Kong, 1976’da yeniden beyaz perdeye uyarlandı. Bu sefer
öykünün kahramanları ve öğeleri değişmişti. Hatta filmin son sahnesi, King
Kong’un Empire State binasına tırmanması bile, 11 Eylül saldırılarında yıkılan,
bir dönem Amerika için tıpkı Empire State gibi uygarlığın sembolü olan İkiz
Kulelere tırmanılarak gerçekleştirilmişti. Sonuç ise King Kong için bir tam
hayal kırıklığı olmuştu. İzleyenler, sinema salonlarından pek de memnun
çıkmadılar. Aradan 10 yıl geçti... 1986 yılında King Kong 2 isminde yepyeni bir
film vizyona girdi. Açıkçası bu film, 1976’da çekilenden de daha başarısız oldu.
Aradan 19 yıl geçti ve dev goril yeniden beyaz perdede göründü...
Eski New York sokakları...
Öncelikle filmin kadrosundan biraz bahsedelim. 1933’de Fay Wray’ın canlandırdığı
Ann Darrow karakteri, yeni yapımda Halka 1&2 filmlerinden tanıdığımız Naomi
Watts tarafından canlandırılıyor. Deneyimli oyuncu Jack Black, Carl Denham
karakterine hayat verirken, Piyanist filmi ile büyük başarılara imza atmış
Adrien Brody, Jack Driscoll’u perdeye taşımış. Yine Piyanist’te karşımıza çıkan
bir diğer isim de Thomas Kretschmann. O da kaptan Engelhorn ile filmde kendine
yer buluyor... Peki ya King Kong? Yüzüklerin Efendisi’nde Gollum karakterine
hayat veren Andy Serkis, bu filmde hem King Kong’u hem de Lumpy karakterini
canladırıyor.