1/2

Mercenaries: Playground for Destruction

Merlinin Kazanı 3.06.2010 - 12:31
GTA tarzı aksiyonu savaş meydanının ortasına koyarsanız ne olur?
Platformlar XBox
Mercenaries: Playground for Destruction
  • Yapımcı - Yayıncı Pandemic Studios - LucasArts
  • Çoklu Oyuncu: Var
  • Oyun Türü: Aksiyon
Merlin Puanı 91
Artılar Başarılı grafikler, insanı saran ve elinden bırakmamasına yol açan oyun sistemi. Görev çeşitliliği ve taktiksel özgürlük.
Eksiler Araçlarda yaşanan fiziksel hatalar. Benzer görevlerin fazla olması.

Aksiyon türü, oyun sevdalısı olan hemen her kesin baş tacı. Belki gerçek hayatta yapamadığımız (ve yapamayacağımız) kahramanlıkların üstesinden gelmemiz, belki de filmlerdeki karizmatik karakterlerin yerlerinde olmayı istememiz bizi bu oyunlara bağlıyor. Ne var ki oyun piyasasının büyük bir kısmını da aksiyon oyunlarından oluşturmakta. Tabii aksiyon oyunu denilince sadece hareketli kovalamalara ve silahların konuştuğu sahnelere şahit olmak oyunun iyi olduğu anlamına gelmiyor. Tüm yaşanan kovalamaca ve baskınlar gibi olayları ne kadar gerçekçi ve ne kadar özgürce yaşamamızı sağladıkları da önemli. Sözgelimi GTA (Grand Theft Auto) oyunlarına bakarsak, insanlara sunduğu özgürlüğün boyutları ile herkesi ekran başına toplamış bir oyun olduğunu görürüz. Sadece özgürlük değil, devasa ve yaşayan bir harita üzerinde dolaşmak, kendi işlerinizi yaparken çevrenizdekilerin de şahsi hayatına devam ediyor olduğunu görmek de gerçekçilik adına önemli unsurlar.

“Tüm bunların Mercenaries’le ne alakası var?” diye sorabilirsiniz. Haklısınız da. Ancak Pandemic Studio tarafından hayata geçirilen ve piyasaya sundukları efsanevi oyunlarla bilinen LucasArts’in yapımcılığını üstlendiği oyunu alıp biraz üzerinde deneyim kazanmaya başladıkça; Mercenaries için GTA’nın savaş meydanına aktarılmış bir versiyonu olarak düşünebilirsiniz. Nasıl mı? Mesela görevler: Hikaye boyunca, harita üzerinde gösterilen yerlere gidecek, önemli komutanlardan alığınız görevleri yine haritada gösterilen yerlerde yerine getirmeye çalışacaksınız. Dahası yolda gördüğünüz her araca istediğiniz zaman el koyup, kullanabilir ya da canınız hiç görev yapmak istemiyorsa; boş boş dolanıp, para karşılığı yarışlara bile katılabilirsiniz!

Sıcak savaşın ortasında tek bir ajan.

Mercenaries, yakın sayılabilecek gelecekte, Kuzey Kore’de geçiyor. İlk izlediğimiz, gerçek savaş görüntülerinden oluşan, videodaki sunumdan da anlayacağımız üzere bölgede ciddi bir savaş hüküm sürmekte ve uluslar kendi aralarında mücadele içindeler. İşte böyle kızılca kıyamet içine, asıl görevi; “Ölümcül 52’yi öldürmek” olan biz konuya dahil oluyoruz. Önce ana menüde birbirinden görünüş haricinde hiçbir farkı olmayan 3 karakterden birini seçiyor ve aksiyon filmlerini aratmayacak şekilde Hummer aracımız ile uçaktan atlayıp savaş meydanına konuveriyoruz. Konu tepeden inme başlamasına rağmen ve çevrede olup bitenlerden bihaber olan biz, hemen ilk komuta merkezine gidip brifing alıyor ve sonu gelmez olan görevler zincirine başlamış oluyoruz.

Yapılması zorunlu olan ilk görevimizi alıp, yola düştüğümüz anda etrafa şöyle bir bakarsak ardı arkası kesilmeyecek olan bir savaşın sürekli devam ettiğini görüyoruz. Biz ise bir paralı askeriz ve çevrede olup bitenlerle değil yaptığımız görevler sonucunda alacağımız para ile ilgileniyoruz. Yapacağımız görevler teknik olarak hep birbirinin benzeri olduğundan haritayı takip etmemiz gerekiyor. İşte bu nokta da en az silahlarımız kadar gerekli olan eşyamız; PDA’mız devreye giriyor. “Back” tuşu ile kullanabildiğimiz PDA ile görevleri, istatistikleri öğrenebilir, dev haritayı inceleyebilir ve “Ölümcül 52” üyelerinin hangilerinin yakalanıp yakalanmadığını izleyebiliriz.

Haritayı incelediğimizde ise farklı ulusların belirli noktaları ellerinde tuttuklarını görüyoruz. Düşmanlarının bu noktalara girmelerini engellemeye çalışan, uluslar arası ilişkimizi ise sürekli dengede tutmamız gerek. Oyunun başından sonuna kadar görev anlayışımız ne olursa olsun Kuzey Kore bize her zaman düşman oluyor. Bölgede söz sahibi olan diğer uluslar; Güney Kore, Çin ve Rus Mafyası ile dostluğumuz yaptığımız görevler doğrultusunda şekilleniyor. Sözgelimi Ruslar adına bir iş yaparsak bundan Çin’liler hoşlanmıyor veya tam tersi de geçerli olabiliyor. Görevler ne olursa olsun değişmeyen gerçek ise; kimin yararına bir iş yaparsak o taraf bizi sevmeye başlıyor. Bölgeler arası seyahat ederken eğer düşmanımız olan bir bölgeye girersek doğal olarak ateş altında kalıyoruz ve çevredeki herkes bize saldırmaya başlıyor. Ya onlar adına görev yapıp biraz sempatilerini kazanmalıyız ya da mekanı tez elden terk etmeliyiz.