1/2

Orjinal Oyunlar

Berk Iybar 3.06.2010 - 12:31
“Telif Hakkı” uygulamasıyla beraber gündeme gelen konular.
“Telif Hakkı” uygulamasıyla beraber gündeme gelen konular. Toplumdaki yozlaşma ve bunun bilgisayar sektöründeki etkileriyle yeni yasanın masaya yatırıldığı geniş perspektifli bir makale. Çevresinde olup bitenleri farklı gözlerle incelemeyi seven okuyucular için karanlık ütopyalar!

Telif Hakkı ve Bilgisayar Sektörü

Son zamanlarda gündemi oluşturan bir konu var. Orijinal ve lisanslı oyun dağıtımı artık son derece ciddiye alınmış. Bu konu yeni yasa tasarısıyla beraber hukuki olarak da bu ciddiyetini kanıtlar nitelikte gündemdeki yerini alıyor. Lafın Türkçe’si kopya oyunları bulmak bundan böyle eskisi kadar olmayacak. Çünkü artık telif yasası var. Bu yasa beraberinde pek çok yorumu da getirdi. Benim amacım geniş bir perspektiften başlayarak bu yasanın artı ve eksilerini incelemek olacak. Bunu da yaparken izlenimlerimi bir bilgisayar oyuncusu olarak sizlerle paylaşacağım.

Çeşitlilik Renk Getirir

Windows’un plansızca ve hesapsızca bu denli genişlemesi sayesinde pc’ler yaygın hale geldi. Plansız ve hesapsız dedim çünkü normal olarak hiç kimse bu kadar geniş bir kitleye bu kadar kısa sürede egemen olamaz. Yani Windows da olur, AmigaOS da olur, BeOS da olur, MacOS da Linux da. Bunların hepsi işletim sistemidir. Ancak akıl küpü olduğu iddia edilen Bill Gates’in işportacı zihniyeti ve kurnaz stratejileri sayesinde bugün bir çok insan Windows kullanılmaya mahkum bırakılmış durumda. Ne yazık ki diğer alternatiflerin farkında bile olamadan.

Konuya tekrar dönecek olursak Windows altında çalışan bu PC oyunların dağıtımı artık çok daha sıkı önlemlerle gerçekleşecek. Bundan elbette oyun firmaları ve bu işten ekmeğini kazanan insanlar kazançlı çıkacaklar. Bu da olması gereken ve işin benim saygı duyduğum kısmı. Ancak bu telif yasasını bazı kesimler dev aynasında göstermekte. Benim bakışım bu aynaya olacak.

Bize Sunulan(sundurulan) Değerler

Bilgisayar kullanıcıları ve bu yola gönül veren insanlar bana göre toplumda kendini ifade edebilen nitelikli insanlardan oluşmuştur. Genç ve üretken bir kesimdir. Nedendir bilinmez bu kesimin niteliği medya ve basılı yayın aracılığıyla sunulan değerle tekdüzeleştirilmeye çalışılmaktadır. Bugün hepimizin bilinçaltına sokulmaya çalışılan televoleler, tarkan klonları, şaşalı etiler barları, gece kulüpleri, jipli zengin çocuk ve manken kadar ince kız birliktelikleri, yaratıcılıktan uzak medya, özelliksiz gazete yazarları, provokatör spor yorumcuları bunların sonucudur.

Kısır Döngü Teknoloji

İşte telif yasasına geçmeden önce bilgisayar sektörünün de bu yozlaşma zincirinin bir halkası olduğunu üzülerek gün be gün izlemekteyim. Bilgisayar Dünyası Amiga’nın da çöküşüyle tüm rengini yitirmiş durumdadırlar. Her an yeni ürünler piyasaya sürülmekte. Ne güzel teknoloji ilerliyor. Aslında bir hile ve düzen var. İnsanlar ya göremiyor ya da görmek istemiyorlar. Başta intel olmak üzere bir çok firma yeni ufuklar açmanın çabasında olmaktan çok mevcut çiplerindeki transistör sayısını arttırmakla yetiniyorlar. Devamlı olarak çeşitli MHz’lerde pentiumların çıkması, 500$’a GeForce3 alma düşüncesi bunun bir göstergesidir. En basitinden Pentium3 ve uygun anakartı olan bir kullanıcının Pentium4 upgrade’i için anakartını ve kasasını değiştirmek zorunda kalması oldukça gülünçtür. Olayı somutlaştırmak için küçük bir örnek daha vermek istiyorum. Nokia 3310 diye 3210’dan döndürme bir telefon çıktı. Herkesler aldı. Üzerinden birkaç ay geçmedi ve 3330 çıktı. Neymiş o Wap’ı varmış. Çok güzel, 3 ay önce wap’ı koyamıyorlar mıydı o telefona? İşte bu çıkarcı zihniyet artık her yerde ve her şeyde var. Aklıma şu an gelen bir örnek daha DirectX8. DirectX8’i kuranların eski oyunları ne hale geldi acaba? Microsoft her sürümünde eskiye uyumu ne de kolay unutabiliyor. Maksat ne? Biz O GeForce3’leri alalım. Fullscreen oynadığımız oyunlar 3 kare daha hızlı aksın bir de noktalar belirginleşsin de adamın çenesindeki teri görelim.

Buradan asıl konum olan oyunlara geçince durumun yine pek farklı olmadığını görüyorum. Artık oyunlarda sürükleyicilik unutulmaya yüz tuttu. Sıkı refleksler, mücadele ve oyunların ruhu kayboldu gitti. Artık NBA lisansları alınıyor, oyunların müziklerini ünlü şarkıcılar söylüyor, araba yarışları için sürücülerle imzalar atılıyor. Bunları parası olan zaten yapar. İlerisine gitmeye ya cesaretleri yok, ya da artık bunların değeri yok. Genel olarak bakacak olursak yeni nesil oyuncuların Counter Strike’dan başka bir külte sahip olmamalarına endişeyle bakıyorum.

Konunun saptığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü anlattıklarım aslında bir bütünlük arz etmekte. Telif yasasının olumlu yönleri konuşulup duruyor. Benim lafım onlara.