1/2

Oyun Akademisi #4

Mert Günhan 17.12.2012 - 17:08
Vampire:The Masquerade - Bloodlines üzerine
Oyun Akademisi size oyun dünyasında iyi tasarımları ve o bilindik nostalji duygusunu dijital satırlar arasında taşımaya devam ediyor. Geçtiğimiz hafta hatırlarsanız Black and White ve Molyneux oyunlarından bahsetmiştim. Bu hafta ise başka bir klasik olan Vampire: The Masquerade – Bloodlines’tan bahsedeceğim.

Öncelikle Bloodlines’ın kendi başına orijinal bir fikri-mülk olmadığını belirteyim. Bloodlines, White Wolf firmasının “World of Darkness” yani karanlıklar dünyası kurgusunun, Vampire:The Masquerade kurulumunun üzerine yapılmış bir oyundur. Şüphesiz Bloodlines’ın bu kadar iyi bir oyun olmasının ardında ise bu projeye şekil veren dünyanın en iyi stüdyolarından birisi olan Troika vardır. Troika Bloodlines projesini aldığında daha önce emsal olarak sadece Redemption isimli başka bir Vampire oyunu vardı. Redemption izometrik kamerası, farklı zamanlarda geçişleri ile anlattığı hikayesi ile oldukça başarılı bir başka Vampire oyunuydu fakat çıktığı dönem ve yapısı itibariyle oldukça kısıtlı bir kitleye hitap etmişti. Bu tamamen Redemption’ın şanssızlığıydı.

Oyun Akademisi #4
"Venture binasını kaçınız hatırlıyor?"

Öte yandan Vampire: The Masquerade’i ele alalım, Bloodlines çıkacağı zaman Source motorunu kullanan ilk orijinal oyun olarak lanse edilmişti, hikayesi, atmosferi, karakterleri, görsel sunumu ve geri kalan bütün öğeleri inanılmazdı. Olay örgüsü öyle güzel işleniyordu ki oyunu oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyordunuz. İlk dakikalarından itibaren sizi içine çeken sürreal atmosfer ve bu atmosferle birlikte gelen karakterler her sahnede oyunu bir adım yukarı çekiyordu, gerçekten benim oynadığım en güzel oyunlardan birisiydi Bloodlines.


 Bir oyunu temalandırmak ne kadar önemlidir? Sorusunun yaşayan kanıtı olan Vampire:The Masquerade, bulduğu cevabı oldukça iyi kullanmayı bilmişti. Oyunun ilk bölgesi olan Santa Monica’da başladığınız da otoparktan sahile indiğiniz ilk görevleri hatırlayın. İki polisin yağmurlu Los Angeles havasında sigara içerken bahsettikleri katilin hikayesi, diyalogların gerçekçiliği, Santa Monica iskelesine asılı cesedi ilk gördüğünüz an aklınızda oluşan ihtimaller. Korku öğesini çoğu zaman hayal gücüne bırakıyordu Bloodlines ve iyi ki böyle yapıyordu. O katili görmek, o katili yaşamaktan daha az korkutucuydu çünkü ve Troika insanları neyin korkuttuğunu iyi
çözmüştü.

Oyun Akademisi #4
Bloodlines’ın oldukça bug’lı, tamamlanmamış bir oyun olduğu gerçeğine rağmen, bu kadar şeyi yaşatabilmesi bence bir başarı. Oyunun bunca hatasına ve tamamlanmamış olmasına rağmen insanların sadece anılarını ve iyi deneyimlerini konuştuğu bir oyun olması bu hataları göz ardı edebilecek kadar oyuncular tarafından sevilmesi, her şeye rağmen Troika’nın ne kadar başarılı bir iş yaptığının göstergesidir.