1/2

Oyuncunun Futbol Aşkı

Aykut Göker 3.06.2010 - 12:31
Futbol sadece zihinleri değil ruhlarıda ele geçirdi.

Ülkemizde futbola olan talep gayet yüksek. Nasıl yüksek olmasın ki? 90 dakika boyunca izlenen meşin yuvarlak büyülü bir şekilde tüm dertlerimizi sıkıntılarımızı bir kenara atıp, bizleri geniş yeşil diyarlara vuruyor. Durum böyleyken insanın; “iyiki de varsın be futbol!” diyesi geliyor ki, şöyle taa içlerden derinlerden. 

İngiltereden yayılıp tüm dünyayı etkisi altına almış bir büyü olan futbolla biz Türk’lerin daha önce tanışmış olabileceğimizle ilgili bazı bulgular bulunmaktadır. Öyleki Orta Asya’da Türklerin topa elle dokunmadan sadece ayak ve kafa vurarak oynadıkları “Tepük” adlı bir oyundan söz edilmektedir. Sertliğe müsamaha gösterilmeyen oyunda kadın ve erkekler karışık olarak takımlara dağılırak oynanırmış.

Tarihte var olan her şey gibi futbolda zaman içinde gelişti. İlk futbol takımı Sheffield Club (Günümüzde “Sheffield Wed.”)’in kurulmasında tam 147 sene geçti. Bu süre zarfında kurallardan tutunda, organizasyonlara, takımlara ve hatta kurumlara kadar futbolun kaleleri birer birer değişti ve gelişti. Böylelikle günümüzdeki heyecan verici futbol su yüzüne çıktı. Hatta dünyanın en çok ilgi gören spor organizasyonu ünvanını bile ele geçirdiğini söyleyebiliriz.

Hakem saatini kontrol ediyor... ve karşılaşmayı bitiren son düdüğü çalıyor...

En son izlediğiniz derbi maçı hatırlayın ya da takımınızın en son attığı galibiyet golünü. Nasıl sevinmiştiniz? Sevinçten havalara mı zıpladınız? Kollarınızı yukarı kaldırıp dualar mı etmediniz? Tek elinizi yumruk yapıp; “işte budur!” diye feryat figan sağı solu inletmediniz mi? En yakınınızdakileri omzundan tutup, şöyle bir çoşkuyla sirkelemediniz mi? Yerde arkadaşlarınızla beraber timsah yürüyüşü yapıp, golü atan oyuncunun adını spikerle beraber yüksek ve boğuk bir ses tonuyla telaffuz etmediniz mi? 

Dikkatinizi çektiyse futbol sizi ne zaman sevindirecek olsa, bu duruma bedeninizle beraber yüksek bir tepki veriyorsunuz. Aynı hissi kaybedilen önemli bir maçtan sonra da yaşıyorsunuz değil mi? Cevabınız muhtemelen evet olacaktır. Futbol kasırgası sadece zihinleri değil ruhları da ele geçirdi çünkü. Bu durmak bilmez fırtınanın doğduğu yer İngiltere olmasına karşın dünya kupalarında özellikle son turnuvalarda Brezilya ve Fransa’nın üstünlüğü aşikar. İşte böylede nankör bir spor, futbol!

Biz oyuncuların sahalarda görmek istedikleri nelerdir?

“Biz futbol sever oyuncular PC’nin başına geçtiğimizde, nasıl bir futbol oyunu görmek isteriz?” Sorusunun yanıtı dönem dönem değişmiştir. Öyle ki PC’deki futbol serüveninin başlarında Kickoff’tan Football Glory’e, Lothar Matheus Soccer’dan bir efsane Sensible Soccer’a kadar oyunların bize minimum grafik ama döneme göre oldukça kaliteli oynanabilirlik sağladığını görüyoruz. Bu dönemi yaşamış oyuncular için grafikler zaten yeterliydi. Var olanın üzerine kadroların yenilenmesi ve yeni takımlar eklenmesi bizim için en büyük keyfi oluşturuyordu. Böyle bir dönemde Sensible Software firması efsanevi oyunu Sensible için rakiplerinden çok daha kapsamlı bir kariyer modu ekleyerek, futbol oyunlarının gelişimi adına büyük bir sıçramaya yol açmıştı. Zaten oynanabilirliğe sahipken birde üzerine kariyer eklentisi Sensible’yi futbol dağının zirvelerine taşıyordu. Eksik olan tek şey kalmıştı Sensible Software için. O dönem EA Sports’un yapımı FIFA, 3 boyutlu bir şekilde piyasalarda dolanmaktaydı. İki boyuttan gayet memnun olan kullanıcılar, üç boyutlu bir futbol oyununu büyük bir şaşkınlık içerisinde merak edip aldılar. Karşılarında duran oyun Sensible ile kıyaslanamaz derecede az içerik taşıyordu fakat bu yeni teknolojik gelişme, oyuncunun bir şekilde gerçek futbolla olan bağlantısını yakalamıştı.