1/5

Painkiller

Merlinin Kazanı 3.06.2010 - 12:31
Painkiller ile cehennemin dibine gidiyoruz
"Yazı için Kahraman 3S'ye teşekkür ederiz."

Aşırı hız, hatalı sollama, alkollü araba kullanma, dikkatsizlik, ben takmam emniyet kemeri olmaz bana bir şeycik havaları; kısaca bazı basit kurallara aldırış etmeme... Bütün bunlar bir trafik kazasına neden olabilir ve bu kaza hem sizin sonunuz hem de sevdiklerinizin sonu olabilir. Neden mi bahsediyorum? Tabii ki Painkiller'dan! Oyunumuz karizma sayılabilecek karakterimizin sevgilisiyle, yağmurlu bir akşamda, arabalarıyla gezmeye çıkmasıyla başlıyor. Yukarıda bahsettiğim bazı basit kurallara uyulmaması sonucu oluşan kaza nedeniyle amcamızın ve sevgilisinin sonuna tanık oluyoruz. Ama her son, başka bir şeyin başlangıcıdır! Bu son da tabii ki yarı karizma olan Daniel amcamızın öbür tarafta iki arada bir de derede kalması sonucu; çeşitli yaratıkların beynini dağıtıp, ciğerini söktüğü; hatta dağıtırım Roma'yı, yakarım ortalığı (Ortalık dağıtılıp, Roma yakılır biliyorum; ama sinirden adamın gözü hiçbir şey görmüyor!) şekline bazen gaza gelip ''Gözü kara deliyim'' moduna girdiği oyunumuzun başlamasına neden olmakta.

Oyunu ilk açtığınızda öncelikle reklamları izlemenizi tavsiye ederim. Çünkü oyunda karşımıza çıkan düşmanlardan birisinin nasıl rezil edildiğine şahit oluyorsunuz. Bunlar geçtikten sonra; Sing the Pact, Load/Save, Multiplayer, Options, Quit, Credits gibi standart fonksiyonlardan oluşan menümüzle karşılaşıyoruz (Bazıları bu bölümleri ayrıntılı bir şekilde inceler ilk açtıklarında. Özellikle Options’ı seçip ne, nerede diye bakmak oldukça akıllıca olur. Sizleri bilmem ama ben genelde ''Akıl bende ne gezer'' şeklinde Singleplayer olayına dalarım.). Burada ''Sing The Pact'' a girip ''Daydream, Insomnia, Nightmare'' dan birini seçip (Insomnia’yı tavsiye ederim ilk başlama için) oyuna başladıktan sonra ilk uzun demomuzu izliyoruz. Yağmurlu bir akşamda doğum gününe giden çiftimiz, ilk paragrafta bahsettiğim trajik olaydan sonra hayati fonksiyonlarını yitirmişlerdir. Bu olaydan sonra Daniel Garner kendini bir katedralde bulur (İlerleyen bölümlerde burada bir maceraya atılacağız zaten). Daha sonra elf bozması bir görüntüye sahip vatandaş (Sesini duyunca ister istemez amcama mentollü bir şeker verip, bir KBB doktoruna görünmesini söylemek geliyor içimden) bize bir teklif sunuyor. Daniel amcamız buradan sonra tam bir karizmaya girip, “Ölüm yok ya ucunda” diyerek teklifi önce avukatına okutmak şartıyla kabul edeceğini söylüyor; ama avukatının maalesef daha yaşayacak ömrü olduğunu öğrenince, teklifi kabul ediyor. Anlaşmaya göre bizim bütün lanetlenmişleri (Ucubelerimiz yani) tekmeleyip, dört büyük çete başını ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bunun sonucunda cennetteki yerimizi garantiye alabileceğiz, hatta yeniden dünyaya bile dönebiliriz. İkinci karizma amcamız cadı tahtasının yandan çarklısını da promosyon olarak veriyor ve demo burada bitiyor. Demo bittikten sonra kendimizi mezarlıkta buluyoruz. İlk başta elimizde (Oldukça orjinal) bir tane silahla başlıyoruz. Etrafınıza baktığınızda ileride bir yerde ikinci silahınızı, yani pompalıyı bulacaksınız (Bölümler ilerledikçe yeni silahlar elde edeceksiniz. Silahlara biraz sonra daha detaylı değineceğim zaten). Artık kontrolü elimize aldığımıza göre başlayalım yaratıkları biçmeye... Zaten oyun ''önüne geleni gebert'' felsefesine dayalı olduğu için konuyla pek alakalı olacağınızı zannetmiyorum. Ortada muhteşem bir senaryo yok; ama oyundan alınan zevk bunu size hissettirmiyor.

Oyun 3 CD üzerinden Havok fizik motorunu sömürerek geliyor ve 5 ana bölüme ayrılmış şekilde toplam 24 bölümden oluşuyor. Gerek mekanlar, gerek yaratıklar oldukça iyi tasarlanmış. Gotik bir atmosfere sahip mekanların birbirini tekrar etmiyor olması da oldukça güzel.