Paper Mario: The Origami King İnceleme

Bunun için büyük bir kesemiz var. Etraftaki objelere vurarak, bulmaca çözerek ya da sandıkları parçalayarak bu kesemizi konfeti, daha doğrusu kağıt parçaları ile dolduruyoruz. Biraz önce bahsettiğim alanlara geldiğinizde ise ZR tuşuna basarak havaya bu kağıt parçalarını saçıyor ve bu deliklerin onarılmasını sağlıyoruz. Bu işlem size altın kazandırdığı gibi bazı anlarda hikayenin ilerlemesi için ekstra durumları da karşınıza çıkarmış oluyor. Bu nedenle etrafı iyi araştırıp kağıt parçaları ile kesenizi doldurmak oldukça önemli. Bazen boşlukları kapatamadığınız ve etrafı iyice bir araştırmaya koyulduğunuz durumlar da yaşanabiliyor.

Oyunun sıra tabanlı savaş sistemi kendi içerisinde eğlenceli ama genel itibari ile serinin gidişatına ters düşen bir dinamiğe sahip. Biraz önce bahsettiğim bölgelerde dolaşan origami karakterlerle karşılaştığınızda ya da hikaye gereği durumlarda savaş arenasına giriş yapıyoruz. Bu arena diğer oyunlara göre biraz farklılaştırılmış ve öncesinde yapmamız gereken bazı işlemlere sahip. Savaşa başlamadan önce hem enlemesine hem de boylamasına müdahale ettiğimiz bir düşman dizilimi ile karşılaşıyoruz. Bu düşmanları aynı hizaya getirmek dövüş sisteminde hem bonus kazanmanızı sağlıyor hem de tek hamlede onların işini bitirmenize olanak sunuyor. Yani 4 Goomba'yı arka arkaya dizmez ve birini yanlış yerde bırakırsanız bu canlarına da bağlı olarak tek hamlede onların işini bitiremeyeceğiniz anlamına geliyor. çünkü tek sıra yaptığınızda kafalarına zıplayarak onları alaşağı etmeye çalışıyorsunuz. Ya da çekicinizin vuruş alanına göre onları bir araya getirmeniz gerekiyor.

Tabi bu dizilim işlemi başlarda çok basit gelse de oyun ilerledikçe daha karmaşık bir yapıya bürünüyor. Zaman kısıtlaması olduğu için dizilimi çok hızlı bir şekilde yaparak savaş alanında avantajlı duruma geçmek aslında bu sistemin bel kemiğini oluşturmuş diyebiliriz. Tabi aldığınız farklı silahlar, kullandığınız eşyalar ya da daha etkili botlar ile dövüş sistemi de zenginleştirilmiş. Arada 5-10 altın atarak kurtardığınız ve seyirci olarak savaş alanında bulunan Toad'ları da mücadeleye dahil edebiliyorsunuz.

Açıkçası bu savaş sistemi başta eğlenceli duruyor ama belli bir süre sonra dizilim işleminden biraz sıkılmaya başlıyorsunuz. RPG dinamikleri ve karakter gelişimi de arka plana atıldığı için bir süre sonra savaş sistemi kısır bir döngüye girmeye başlıyor. Sadece karakterleri dizip, onlara saldırdığınız bir sisteme dönüşüveriyor diyebilirim. Doğal oalrak farklı dizilimler olsa da temelde aynı şeyleri yapmak bu sistemin işleyişini biraz baltalamış.

Bahsettiğim bu geniş dünyada yolunuzu açmak dışında onlarca eğlenceli olay ile karşılaşıyorsunuz. işin ucunda Mario ve karakteleri olunca olay örgüsü de yaratıcı bir şekilde tutulmuş. Dans eden ağaçlar, dünyanın farklı noktalarına sıkışıp kalan karakterler, onarmanız gereken boşluklar derken etrafı araştırmaktan ve farklı olaylarla karşılaşmaktan keyif alıyorsunuz. Açıkçası bu renkli dünyayı araştırmak ve dolaşmak beni dövüş sisteminden daha fazla etkiledi, eğlendirdi diyebilirim. Unutmadan oyunun bazı noktalarında "1000'e katlanmış kol" gibi özel yeteneklerimizi de kullanıyoruz. Bu noktaları açtığımızda Mario'nun kolları akordiyon gibi açılıyor ve ulaşmanız gereken noktayı tuttuğunuz gibi, bir sayfayı açıyormuşçasına çekiştiriyorsunuz. Bu işleyiş Nintendo Switch'in sensörüne bağlanmış. Bu noktalara geldiğinizde Mario'nun kollarını sensör sayesinde kontrol ediyorsunuz.

Sonuç olarak Paper Mario: The Origami King biraz arka plana atılan RPG dinamikleri ve derinliğe rağmen eğlenceli bir oyun olmuş. Dövüş sistemi çıkmaza giriyor, sıralama sistemi ile biraz kendisini sıkıştırıyor ama genel itibari ile sizi eğlendirmeyi başarıyor diyebilirim. Mario oyunlarını seviyor ve çok derin bir oynanış aramıyorsanız Paper Mario The Origami King'e bir şans verebilirsiniz.