Premier Manager 10

Football Manager serisinin kalitesi ortada. Yeri geldiğinde saatlerce insanı PC başında ağaç yapıyor. Şu maçı kazanayım, şu transferi bitireyim vs… derken zaman geçip, gidiyor. Aslında FM’nin beyin takımı eski Championship Manager’ın yaratıcıları ki, eski Championship’ler de bayağı kaliteli yapımlardı. Piyasada CM, FM diyoruz, bir de bunlara ek olarak her sene karşılaştığımız ve her sene daha berbat versiyonları olan Premier Manager var. Son olarak 2010 sürümüyle de sahaya çıktı.

Menajer olmanın dayanılmaz hafifliği

Zushi Games tarafından hazırlanan oyuna girdiğimizde profil yaratıyoruz, isim yazarken klavye kullanma gibi bir seçeneğimiz yok. Cep telefonu mesajı yazar gibi, harflere tek tek tıklayıp ismimizi giriyoruz. Bundan sonrasında asıl heyecan fırtınası başlıyor. PM’de toplamda 14 lig var. İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya, Fransa ve İskoçya’nın Premier, birinci veya alt liglerinden birini seçebilirsiniz. Takımların isimleri doğru, ama amblemleri yok.

Ekranın sağ tarafından genel olarak ulaşabildiğimiz başlıklar var. Space’e basınca da sihirbaz menü karşımıza çıkıyor. Buradan takıma, futbolculara, teknik heyete, taktiklere vs… tıklayabilirsiniz. Taktik menüsü o kadar çeşitli ki anlatamam, sadece 4-4-2, 4-3-3 gibi belirli sistemler var. Bir futbolcu şuraya çekeyim, daha farklı bir şeyler yapayım veya şu futbolcu şuraya koşsun, böyle ilerlesin gibi seçeneklerimiz yok. Bunlar yerine tüm takıma kısa pas yap, uzun toplarla oyna gibi temel seçenekler var. Detaylı seçimler beklemeyin. Bunlar sadece taktikle sınırlı değil, akıllara zarar transfer sistemi de ayrı bir ustalık istiyor. Listelenen futbolcuları alıyorsunuz, ancak bir tane de filtre eklenmiş. Kiralık, satılık veya “Free” statüsünde olan oyunculara bakabiliyorsunuz, ama onlar da sadece listede yer alıyorsa.

"Maçları isterseniz 2D olarak izleyebilirsiniz."
Maç heyecanı

Kulüp başkanının size başarısız oluyorsun, kutlarım seni, transfer bütçen bu kadar vs… gibi birkaç parça laf etmesinden başka fonksiyonu bulunmuyor. Aynı şekilde kulübün doktorundan, geri kalan teknik heyete kadar hepsi papağan gibi aynı laflara sahip. Bu insanları temsil eden profil resimleri de neredeyse aynı, birkaç alternatif var sadece. Farklı takımlarda aynı insan figürleriyle karşılaşabilirsiniz. Başkanla olsun, diğer kişilerle olsun ve medya olsun, onlara cevap verme imkanımız var, ama cevaplarımız da hep aynı.

Maçlar ayrı bir havada geçiyor. Yaptığınız değişiklikler ve uyguladığınız taktik işe yaramayabiliyor. Siz ne kadar müdahale ederseniz edin, futbolcular gene bildiklerini okuyorlar. Böylesi bir işleyiş var. Antrenman sahası ve sağlık merkezi yaptırıp, stadınızın kapasitesini arttırabilirsiniz. Maçları 2 boyutlu olarak üstten izleyebiliyoruz, tek görsel yan bu. Hep aynı olan, herhangi bir tepkiden uzak seyirci sesleri de cabası. Premier Manager klasik kalitesini konuşturmuş ve o başarısızlığını, istikrarlı bir şekilde devam ettirmiş.