1/3

Runaway 2: The Dream of the Turtle

Erdem Maşlak 3.06.2010 - 12:31
1280 * 1024 tane dert!
Platformlar PC
Runaway 2: The Dream of the Turtle
Merlin Puanı 85
13 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%76
Artılar Harika grafikler, eğlenceli karakterler, muhteşem seslendirmeler, takip etmesi kolay senaryo
Eksiler Eskisi kadar olmasa da piksel avcılığı sıkabilir, bulmacalar çok dolambaçlı yollarla hallediliyor, ufak tefek hatalar
Üç yaz öncesini hatırlayın ve Runaway’i akıllarınıza getirin. Üç yıl önceki çöl sıcakları ile birlikte gelen buzlu limonata ya da yabancı markalı bir bira serinliğindeki o muhteşem oyunu. Afet-i devran güzelliğiyle dillere destan Gina’yı ve biraz sonra hayatını tamamen altüst edecek olaylardan bihaber olan, doktora tezinin Berkeley’de kabul edilmesinin verdiği sevinçle Amerika’yı bir uçtan diğerine kat etmek zorunda kalan Brian Basco, namı diğer BB’yi. Mafyanın elinden kurtulduktan sonra kahramanlarımızı uğurlamıştık ve aradan geçen bunca zamanın ardından onlar geri döndüler.

Runaway’i diğer oyunlardan ayıran çok farklı bir tat vardı o zamanlar. Çizgi film tarzı grafikleriyle akranları arasından seçilebiliyordu; eğlenceli bir ilerleyişi ve karakterleri vardı. Yıllar boyunca onu beklemiş olmamızın yarattığı etki gerçekten de çok güzel olmuştu; ah bir de yazın ortasında çıkmasaydı. Aksi gibi de çöllerde falan geçiyordu oyun; zaten bilgisayar başında iyice pişmiştik, oyun iyiden iyiye sera gazı etkisi yaratıyordu. Ve piksel avcılığıydı onu her oynayanın aklına ilk gelen şey. Oyunun grafiklerinin ilk planda bu sıkıntının önüne geçebileceği düşünülmüştü. Zira gerçekçilikten uzak sayılabilecek görüntüler arasında etkileşime girilebilecek şeylerin rahatça fark edilebileceği sanılıyordu. Buna rağmen oyun öyle değildi; ekrana yapışıp her bir noktaya defalarca bakmanız gerekiyordu. Çölde mafyanın sizi yakaladığı bölümün hemen başındaki küçücük kulübede ne kadar zaman harcadığınıza dikkat ettiğinizde oyunun sonraki bölümlerine eskisi kadar sempatik yaklaşamıyordunuz. Kaldı ki oyunun tam ortasıydı orası ve birazdan şu meşhur “3 galon, 4 galon, 5 galon” bulmacasıyla yıkılıyordunuz. Oyun tahmin etmesi oldukça kolay bir biçimde sona eriyordu, ama Brian’ın bölümleri size anlattığı yeri en sonda gördüğünüzde sinirlerinize hakim olamıyordunuz. Evet; Brian ve Gina’nın mafyadan nasıl kurtulduğuna şahitlik etmiştiniz, ama Brian bütün bunları deniz kenarında yanında Gina sereserpe uzanmışken anlatıyordu. Düşününce aslında Runaway her yönüyle çok acımasız bir oyundu.

Runaway where she is with you

Serinin ikinci oyunu bu kez kışın ortasında geldi ve oynadıkça çoğu yönden atasının fersah fersah ilerisinde olduğunu görmek mümkün. İlerleyiş yine ilk oyundaki gibi üçüncü kişi görüş açısından point&click yöntemiyle sağlanıyor. Hikâyenin anlatılışı ise yine önceki oyunda olduğu gibi normalden farklı. A Road Adventure’de ana kahramanımız Brian bize bütün olan bitenleri oturduğu yerden anlatıyordu ve kendisini bölüm aralarında siyah ekran üzerinde görüyorduk. Bu sefer de durum benzer. Yine Brian bütün gelişmeleri anlatıyor; fakat bu kez direkt olarak bize değil, ilk oyunda tanıştığı Sushi’ye MSN üzerinden sohbet ederek. Bölüm aralarında bir kış evinde kar yağarken kahramanımızı görebiliyoruz. Senaryo ilerleyişimiz ise Brian ve Gina’nın kaldıkları tatil yöresini gezmek üzere bir uçak kiralarkenki sahnesiyle açılıyor. Tabii bunun hemen öncesinde de oyunun başlangıç videosunda Gina’nın Brian tarafından uçaktan atılmasıyla afallıyor ve nedenini merak etmeye başlıyorsunuz. Burası aynı zamanda oyunun başlangıç yeri ve her iki kısım da arkalı önlü olarak senaryonun en başında yer almakta. Kahramanlarımız uçaklarını kiraladıktan sonra gitmek istedikleri yere doğru giderken havada bir kaza geçiriyorlar ve pilotumuzun herhangi bir şey yapmasına fırsat kalmadan yere çakılıyorlar. Brian ise bir centilmenlik (enayi?) örneği göstererek uçaktaki tek paraşütü Gina’nın sırtına geçirerek onu uçaktan atıyor.