Ünlü bir şarkıcı veya sinema oyuncusu olmak gibi eskiden hayallerim vardı.
Ufaktık o zamanlar, öylesine o büyülü dünyaya dalar giderdik. İyi bir müzisyen
olacağım, konserler vereceğim derdim. Eğer şarkıcı olamazsam, sinemaya
yönelirim, beyaz perde de kendimi görürüm diye geçinirdim. En sevdiğim olay bir
film bittikten sonra, Cast ve yapım ekibinin isimleri, yazı olarak dökülmeye
başladığında; onların arasında kendi adımı hayal etmemdi. Bazı zamanlar
düşünürdüm, gerçekten böyle olabilir miyim diye. Ama zaman geçtikçe bunların
kendim açısından boş birer hayal olduğunu anladım. Çünkü insan ister istemez,
şartlar yüzünden, büyüdükçe değişen hedeflerinden dolayı; çocukluk hayallerine
ulaşamıyor. Ulaşanlar elbet olmuştur ve olacaktır da, ancak bu benim için
geçerli değil.
Motor
İçimdekileri biraz dışa döktüğüm eski çocukluk anılarımın girişini canlandıran
faktör, Sam & Max Episode 2: Situation Comedy’den ileri geliyor. Bunun nedeni de
bu sefer akıllığı köpeğimizle, psikopat tavşanımız Max’in televizyon dünyasına
girmesinden. Her şey Sam ve Max’in silah düellosu ile başlıyor. İki
kahramanımızda silahlarını çekmişler ve kozlarını paylaşacaklar. Bu sırada
telefon çalıyor ve Sam, Max’i tam alnının ortasından vuruyor. Yapımın ikinci
bölümdeki bu girişi oldukça komiğime gitti. Bu sefer dedektiflerimizin aldığı
görev oldukça ilginç. Bir televizyon sunucusu, tüm seyircilerini stüdyoya
kapamış ve dışarı bırakmıyor. Yapmamız gereken ise seyircilerin özgürlüğünü
sağlamak.
Büromuzdan çıktığımız zaman, arabamıza atlayarak stüdyoya gidiyoruz. Burada
burnu büyük bir yönetmen var. Kendisiyle kahramanlarımız konuşmasına ve polis
olduklarını söylemelerine rağmen, ikna olmuyor. Arkasındaki “Midtown Cowboys”
yazılı kapıdan girmeye çalışırsak da, kahramanlarımızı içeri sokmuyor. İşte
burada devreye televizyon dünyasının büyüsü giriyor. Artık Sam ve Max birer
yıldız olma yolundalar. Çünkü yönetmene kendilerini ispatladıkları gibi şov
dünyasına adım atıyorlar.
Alıştık artık
Aslında bu Sam ve Max’in içinde bulunduğu durum bizlere hiç de yabancı değil.
Türk televizyonlarında oldukça sıklıkta karşılaştığımız birçok programın içine
Sam ve Max de giriyor. Ancak asıl işimizin dedektiflik olduğunu unutmamak lazım.
Amacımız çılgın sunucunun (Sunucunun adı Myra Stump) esir gibi tuttuğu
seyircileri kurtarmak. Bunun için de onun programına katılmamız gerekiyor. Peki
bu programa nasıl katılacağız? Cevap çok basit ünlü birer kişi olarak. Gerçekte
alıştığımız yemek programı, yarışma programı vs… gibilerinin hepsine katılacağız
ve sonucunda pekiyi alarak, başarılı olmaya çalışacağız. Yavaş yavaş ünümüz
olmaya başladı. Ancak her şeyin iki programla bittiğini düşünmeyin. Asıl olay
şimdi başlıyor. Hemen müzik olayına el atmak ve şarkı söylemek lazım. Aslında bu
da yetersiz kaldı, ismimizi daha ekstralarla duyurmamız lazım. Ancak sürekli
bizim reklamımızı yapacak olay nedir? Büyük bir skandal. Evet skandala karışıp,
gazete manşetlerine çıkmalı ve isim iyice duyulmalı. Böylece iyice ünlü olacak
Sam ve Max, çılgın sunucunun programına katılmaya hak kazanacak.