1/2

Shade: Wrath of Angels

Hasan Uğur Nayır 3.06.2010 - 12:31
Melek olmak, herşey demek değildir.
Platformlar PC
Shade: Wrath of Angels
  • Yapımcı - Yayıncı Black Element Software - Cenega
  • Çoklu Oyuncu: Yok
  • Oyun Türü: Aksiyon
  • Web Sitesi
Merlin Puanı 48
1 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%55
Artılar Düşük sistemlerde dahi akıcı oynanış. İyi sayılabilecek sesler, müzikler ve kamera açıları.
Eksiler Geriye kalan herşey.

Shade ismini bundan 3 sene kadar önce duymuştuk. O zamanlar oyun içi birkaç görüntüye bakmaktan ve yapımcıların dediklerine inanmaktan başka çaremiz yoktu. Aradan zaman geçti ve demosu yayınlandı. Sonuç ise pek iç açıcı değildi; umduğumuz oyun, demo’da yoktu. Ağır dövüş sistemi, başarısız grafikler derken demo olduğunu hatırlayıp, tam sürümde bu hataların olmayacağını düşündük. Ne yazık ki piyasalara orijinal oyun sürüldüğünde korktuğumuz başımıza geldi...

Breed Kardeş

Breed adlı FPS ile bu oyun, nerdeyse aynı kategoride. Nasıl mı? Yalan vaatler, buglar, oynanış, atmosfer vs.. say say bitmeyecek sebepler. Bir oyunu mahfeden ve vasat kavramına giren sebepler. Aynı şeyi Breed yapmıştı ve kalbimi kırmıştı. Şimdi de sırada Shade varmış…

Shade’in konusu tabir-i caizse tam bir klasik. Hikaye kaybolan abimizin bize bir mektup göndermesiyle başlar. Kendisi bir arkeologtur ve insanlık için önemli bir eser bulduğunu, ona yardım etmemizi istemektedir. Biz de mektup içindeki tren biletlerini alıp Roma’ya hareket ederiz. Şehre geldiğimizde bırakın abimizi, sokakta bir insan dahi göremeyiz. Abimizi ararken karşımıza bir melek çıkar, şehirde ne olduğunu ve abimizin nerede olduğunu bize anlatır. Bize, melek güçlerinin olduğu Heart Of Angel adlı eşyanın parçalarını toplamamızı ve böylece onun da abimizi kurtarmak için bize yardım edeceğini söyler. Böylece maceraya başlamış oluruz. Maceramız esnasında dağılmış olan parçaları bulmak için, paralel dünyalar arasında melek aracılığı ile sürekli yolculuk ediyoruz. Sadece biz istediğimizde değil, bölüm bittiğinde bunu yapma imkânımız var.

Oyuna başladığımızda karakterimizi yatakta uyurken görürüz. Rüya görmektedir ve rüyada yaşayacaklarımız da oyunun alıştırma bölümünü oluşturmaktadır. Burada her şey gayet basit. Duyduğumuz ses bize nereye gitmemiz gerektiğini ne yapmamız gerektiğini anlatıyor. Grafik sorunu buradan itibaren kendini göstermeye başlıyor. Daha eğitim bölümüne başlar başlamaz, “bu grafikler de ne böyle!” diye düşünmeye başlıyorsunuz. Çünkü gördüklerimiz deyim yerinde ise; bundan 2 sene öncesine ait. Yapımcılar korku-aksiyon-macera üçlüsünden oluştuğunu söylüyor. Macera ve aksiyonu az çok sezebiliyoruz ama “korku”nun nerede olduğunu şahsen göremedim. Daha önceden hazırlanmış sahneler var, ama grafiklerin kötülüğünden bu sahneler de payını almış. Silent Hill veya Resident Evil serilerinde insanı etkileyen, korkutan bir eser kesinlikle yok.

Bu kadar da olmaz

Grafiklerde tek olumlu yan, bazı bölümlerde modellemelerin ve çevrenin göze arada hoş gözükmesi olabiliyor. Bunların dışında, genel olarak grafik motoru mazide kalmış. Karakterimizin modellemesi ve hareketleri; koşmasından yürümesine kadar hiç bir konuda iyi değil. Daha önce yayınlanan demolarında bir yavaşlık hakimdi. Tam sürümde bu hata biraz olsun düzeltilmiş. Ama “biraz”... Dövüşler ve hareketler demodakine göre daha hızlı ve seri. Yalnız kötü yanlarından biri olarak; bir tuşa bastıktan saniyeler sonra karakterin cevap vermesni belirtmeliyiz. Bu sorun; dövüşlerde, bir yerden başka bir yere atlamada, çoğu yerde kendini gösteriyor. Kimi zaman hatadan dolayı ölüp, bölüme baştan başlayabiliyorsunuz. Save sistemi de, belli noktalardaki özel taşlarla yapılıyor. Taşın üstüne geldiğiniz gibi bir heykeliniz oluşuyor ve oyun save oluyor. Öyle “ayrı menüde save edeyim” söz konusu değil. Aslında hoş bir düşünce, hatta save silmek veya üstüne yeniden save yapmak için, kılıçla heykelinizi kırabiliyorsunuz. Bu noktalar haricinde bölüme başlarken otomatik save oluyor.