1/3

Sniper Elite

Arda Gündüz 3.06.2010 - 12:31
Sessiz, derinden, stratejik, konsantre, ateş!
Hepimiz sayısız savaş oyunu oynamışızdır. Her birinde de sayısız asker sınıfına rastlamış ve özelliklerinden maksimum düzeyde faydalanmaya çalışmışızdır. Özellikle bu durum, taktiksel aksiyon oyunlarında geçerlidir. Genelde, yanımıza farklı yeteneklere sahip 3-4 adam alır ve görevlerde stratejik düşünerek onlardan maksimum verim almaya çalışırız. Zevke göre, asker tercih etme ve yönetme durumu da değişir tabi. Kimisi savaş alanında agresif olmak ve önüne geleni yıkmak ister, bu yüzden de ağır makinalı ve taramalı silahlar kullanan askere öncelik verirler. Kimisi de, sessiz ve derinden iş bitirmeyi tercih eder ve kullanımı da bilhassa zevkli olduğu için keskin nişancıları tercih eder. Uzak mesafelerden, tek bir atışla düşmanı indirmek, aksiyon oyuncularına ayrı bir heyecan verir. İşte Sniper Elite de, keskin nişancılar üzerine kurulu olan, her türlü ayrıntısıyla bir keskin nişancının kontrolünü ele aldığımız yapım olarak karşımıza çıkacak.

Merminin sesi uzaktan hoş gelmez

2. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, Berlin’de cereyan edecek olan Sniper Elite’te bir Amerikan keskin nişancısını kontrol ediyor ve birbirinden zorlu 28 görev boyunca başarılı olmaya çalışıyoruz. Berlin’in değişik bölgelerinde, zaman zaman sıcak temaslara gireceğimiz gibi, bir yandan keskin nişancı olmamızın verdiği özelliğe dayanarak uzaklardan, sessiz hareket ederek, kendimizi belli etmeden bitirmemiz gereken işler çoğunlukta olacaklar. Sniper Elite, 3. şahıs görünümünden oynanacak.

Görevler sırasında gözümüzü dört açmamız gerekecek. Zira, bir keskin nişancı, kendine düşmanlar tarafından kolay tespit edilemeyecek ve düşmanı rahat bir şekilde avlayacak noktalar bulmak zorunda. Sniper Elite’te de temel mantık bu iş üzerine kurulmuş durumda. Gizli olmamız şart, ayrıca kendimize sota bir mekan bulduktan sonra, düşmanı vurduğumuzda, taktir edersiniz ki tüfeğimizden bir ses çıkacak ve düşmanın da dikkatini çekmiş olacağız. Bu yüzden, bir kere kullandığımız bir noktayı defalarca kullanamayacak ve yaratıcı olmak durumunda kalacağız. Çünkü düşman, duyduğu ses üzerine merminin nerelerden geldiğini hesaplayabiliyor ve orayı kontrol etmek amacıyla destek birim çağırıp yollayabiliyor. Gizli olmanın yanında, hareketli olmamız ve her an kendimize yeni fırsatlar yaratmamız da gerekiyor.

Yapay zekanın, bu oyunda da önemi büyük. Sonuçta bizim stratejik bir görevimiz var ve onlar da bizi durdurabilmek için bu şekilde davranmak durumundalar. Yapımcıların verdiği bilgilere dayanarak, o anki olaylara göre düşman askerleri değişik reaksiyonlar gösterecekler. Her görevde bu sabit kalmayacak, devamlı değişik davranacaklar. Ağır ateş altında oldukları zaman siperlere saklanabilecek, ya da kendilerini o anda kalabalık bir ordu olarak görmüşlerse, o zaman üzerimize sağlam bir saldırı gerçekleştirebilecekler. Şarjörleri bittiği zaman, devamlı suretle kendilerine bir siper bulacak ve değişim işlemini orada gerçekleştirecekler. Hatta, deneme aşamasında oyuncuların gözlemlediği bir duruma göre, düşman askerleri, yaralı arkadaşlarına yardım edebilmek adına ilk önce bölgeyi kontrol altına alıyorlar ve daha sonra bir adam yaralı askeri sırtına alıp tedaviye götürürken, diğeri de onları korumak üzere düşmana karşı koymaya devam ediyor. Bu gibi ayrıntılar, oyunu da heyecanlı ve gerçeğe yakın kılıyor.