1/2

Special Forces: Nemesis Strike

Arda Gündüz 3.06.2010 - 12:31
Biri hırçın çocuk, diğeri de ağır ağabey
Platformlar PC
Special Forces: Nemesis Strike
Merlin Puanı 74
Artılar Adamlarımızın değişik özellikleri var, araç sürebilme ya da havadan aşağı konma gibi oyun bölümleri var
Eksiler Türe yeni birşey katmıyor, araç kontrolleri oldukça problemli, sabit yapay zeka
Nedir şu oyunlardaki özel tim üyelerinin çektikleri? Dünyanın dört bir yanında cereyan eden, birbirinden zorlu ve tehlikeli operasyonlara katılır, hayatlarını hiçe sayarlar. Üstelik yaptıkları herşey aynı. Bir elebaşını etkisiz hale getirmek, tehlikeli bir girişime başlamak üzere olan terörist grubunu durdumak, bombaları imha etmek ya da önemli bir kişiyi korumak gibi. Bu sanal kahramanları bir araya toplayıp, “hayat nasıl gidiyor?” diye sorma imkanımız olsaydı, hiçbirinden olumlu bir yanıt alamazdık muhtemelen. Special Forces: Nemesis Strike’da da başrolde iki adamımız var, takdir edersiniz ki işleri yine başlarından aşkın.

Ya saldır, ya gizlen

Nemesis Strike, bizi yukarıda bahsettiğimiz türden zorlu görevler ile haşır neşir ediyor. Alışılagelmiş yok etme, etkisiz hale getirme, koruma ve gizlilik öğeli görevler aynen burada da karşımıza çıkıyor. Kontrol etmekte olduğumuz iki karakter var, her görevde bunlardan birisini yönetiyoruz. Bunlardan ilki Raptor. Kendisi asi çocuk modunda ve düşmanlara genelde “Saldım çayıra” diyerekten, bulduğu silahla dalmayı tercih ediyor. Buna paralel olarak, ağır silahlar ve bombalar taşıyor. Aksiyonun doruk noktasına tırmandığı bölümler, genelde Raptor’u kontrol ettiğimiz bölümler oluyor. Diğer karakterimiz ise Owl. Kendisi daha bir teçhizatlı ve karizmatik takılıyor. Görevlerde gizliliği ön planda tutuyor ve buna uygun davranıyor. Birbirinden farklı görüş mod’ları var, ayrıca kamuflaj özelliği sayesinde kendisini daha da gizli tutabiliyor. Kullandığı silahlarda da genelde susturucu var. Onun bulunduğu bölümlerde, sessiz ve derinden hareket etmek, çoğu zaman hayatınızı kurtarabiliyor.

Görüldüğü gibi, iki karakter ve bu iki karakterin kullanabileceği birbirlerinden farklı özellikleri bulunuyor. Oyuna girişte, maalesef bize tuş kombinasyonları ile ilgili herhangi bir bilgi verilmiyor ve kontrolleri değiştiremiyoruz. İlk iki bölüm, adamlarımızın hareketlerini, özelliklerini ve tuşları öğretmek için hazırlanmış. Açıkçası tuşların yerleri pek sağlıklı sayılmaz, silah değiştirebilmek için Del ve Insert tuşlarını kullanıyoruz. Adamımızın yönünü de mouse ile belirliyoruz. W, A, S, D kombinasyonunu da ilerlemek için kullandığımızı var sayarsak, ara sıra zorluk çekebiliyoruz. Neyse ki “alışmak” diye bir kavram söz konusu.

Grafikler, aksiyon türüne yeni birşey katmıyor. Bildiğimiz 3 boyutlu ve yüksek detaylardan uzak grafikler ile karşı karşıyayız. Yapımcılar, görsel efekt konusunda uçmaktansa, gözü rahatsız etmeyen ve temiz görüntüler yaratmayı tercih etmişler. Bu durumda, grafikler için vasat ama yeterli diyebiliriz. Adamlarımızı, omuza yakın bir hizadan kontrol ediyoruz, düşmanlara mouse ile doğrultmak üzere bir de hedef noktamız (crosshair) var. İstediğimiz zaman, F tuşuna basarak birinci şahıs görünümüne geçebiliyoruz, ancak görüş açımızda bir daralma oluyor. Keskin atışlar yapmamız gerektiği yerlerde bu özelliği kullanmak, daha akıl karı. Hareketli olduğumuz, ya da can havliyle saklandığımız yerlerden çıkıp ateş etme durumlarında, isabet seviyemizde düşme oluyor. Bu yüzden, %100 isabet sağlayabilmek için ya durmuş olmamız, ya da 1. şahıs görünümünden etkili bir atış yapmamız gerekiyor.

Herşey bildiğimiz gibi

Raptor ile bölüme başladığımız zaman, aksiyon oyunlarından aşina olduğumuz neredeyse tüm silahlar elimizde oluyor. Makinalı çeşitlerinden tutun ve, birbirinden roketatarlar ve pompalı tüfeğimiz de yanımızda. El ve sis bombalarımız da emrimize amade. Bölüm içlerinde, cephane sıkıntısı çekeceğinizi zannetmiyorum, zorlu kapışmalarından bulunduğu yerlerden sonra, biraz ilerleyince cephane kutuları ile karşılaşıyoruz.