1/2

Still Life

Onur Gül 3.06.2010 - 12:31
Victoria McPherson, varlıklı bir soydan gelen acemi bir FBI ajanıydı...
Victoria McPherson, varlıklı bir soydan gelen acemi bir FBI ajanıydı. İlk işinin masa başında (katillerin kısa özgeçmişleri) olması seri katillere açlığını daha da arttırmıştı. İkinci dosyasında, sonunda gerçek bir seri katille baş başaydı. Missipi’de bankın üzerinde bulunan kadın cesetleriyle başlayan cinayet dosyasını da başarı ile, açılmamak üzere kapatmıştı. Artık evine yani Chicaco’ya dönme vakti gelmişti. Kariyerinin en büyük ve en önemli davası onu beklemekteydi.

Victoria’nın üçüncü dosyasında dört cinayet olmasına rağmen, hala birkaç yetersiz delil haricinde hiç bir bilgi yoktu. Yapacağı tek şey vardı; cinayeti, delilleri ve katilin bilerek bırakacağı ipuçlarını beklemek. Arkadaşının müzesini gezerken bir cinayet haberi daha gelir Victoria’ya. İstemese de soluğu hemen orada alır. Evet, bu da bir kadındır ve yine boğazı kesilerek öldürülmüştür. Alandan delilleri toplayan Victoria, ofisine büyük bir hüzün ile gelir ve delillerini bırakır. Yine önemli bir delil yoktur. Bu sırada telefonu çalar. Arayan babasıdır. Tek sırdaşı, arkadaşı ve biricik kızı Victoria’yı eve çağırmaktadır. Çünkü bugün yılbaşıdır. 4x4 cipine binip güzeller güzeli evine gelir. Biricik babasını görmek ve babasının verdiği o güzel kolye Victoria’yı biraz da olsa rahatlatmıştır. Kolyenin biraz eski gözükmesi Victoria’yı merak içinde bırakmıştır. Babasının, kolyeyi dedesinin sandığında bulduğunu öğrenen Victoria kafasını dağıtmak, dedesinin anılarını, resimlerini karıştırmak için tavan arasına çıkar. Dedesinin dokümanlarını okumaya başlar. Bir özel dedektif olduğunu bilmektetir. Fakat bu kadar önemli ve ciddi işlere, daha da ilginci son davasıyla büyük benzerlikler taşıyan bir davaya bulaştığı aklının ucundan bile geçmemiştir. Bu sadece buzdağının görünen yüzü.

Syberia gibi bir efsane yaratan Microids, ne kadar Benoit Sokal gibi önemli kişiyi kaybetse de hala bir numara olduğunu kanıtlayacak yapımla geliyor monitörlerimize. Tabi kurucularının Benoit Sokal ve yine Microids’in başarılı programcılarından oluşan bir grubun kurduğu White Birds Production’un ilk oyunu ve büyük bir sükse yapmasını beklediğimiz Lost Paradise’ı dört gözle bekliyoruz. Microids bu büyük kayıptan sonra tabi ki yeni bir Syberia oyunu çıkartmazdı. Bunun yerine yine Syberia gibi oynanışı, ara yüzü, baş karakteri kadın olan oyun yapması gayet mantıklı bence. Peki konu ne olmalıydı? Syberia yanında biraz sönük kalan fakat yine de içine çeken konusuyla, kaliteli grafikleriyle, farklı sonlarıyla ve gerilim yaratan atmosferiyle hafızalarda kalan oyun Post Mortem’in devamı hiç fena olmazdı.

İlk Still Life fragmanını, diğer yandan oyunumuzun açılış filmini seyrettiğimde Gustav’ı hemen tanımıştım. Acaba devamı mı geliyor diye bir soru belirdi aklımda. Oyunun sadece kötü sonunu hatırladığım için devamı olmaz diye düşünüyordum çünkü Gustav ölmüştü. Sonraki gördüğüm katil, resimler beni iyice şaşırtmıştı. Çünkü bu Post Mortem’deki katilin neredeyse aynısıydı. En son Victoria’yı ve Adventure Company yazısını gördüm. Microids yazısını görmeden ekranı kapatmıştım. Yere baktım ve ‘Adventure ne hallere düştü’ dedim kendi kendime. Yine klişe hatta taklit bir oyun ile karşı karşıyaydım. Ama oyun hayatımın en büyük hatalarımdan birini yapmıştım.

Özel dedektiflere her zaman özel bir merakım vardır, her ne kadar sadece Sherlock Holmes’ü bilsem de. Gustav’a da bu yüzden hemen kanım ısınmıştı. Tabi bu yeni oyunda da olacağını duyunca gerçekten çok sevindim. Konunun birinci oyunla alakalı olacağını sanıyordum fakat oyunumuzun konusu Gustav’ın Orphee Oteli cinayeti yani Post Mortem’deki olaylar zinciri sonrası Prag’a gitmeye zorlanması ve ondan sonra olan olayları konu alıyor. Gustav, orada da özel dedektiflik işini devam ettirmektedir. Bir gün Gustav’a bir Rus hayat kadını gelir. Anlattığına göre peşlerinde seri katil vardır ve şu ana kadar bir çok arkadaşını öldürmüştür. Gustav bu büyüleyici güzelliğin sahibi ve yakında hayatının aşkı olacak Ida Skalickova’yı kıramaz ve olayı araştırmaya başlar. Gustav’ın da oyuna dahil olması bu şekilde başlıyor.