1/3

Super Street Fighter IV

Mahmut Saral 3.06.2010 - 12:31
Tüm dünyaya tek Türk tokadı!
Çocukluğumuzda duyduğumuz o seslerin şimdi de olması ne kadar güzel. Tamam, belki bire bir aynı değil, ancak yine de hiç yoktan iyidir. Arcade makinelerine atılan jetonlar, her yönden, her oyundan gelen farklı sesler, kaybetmenin ve kazanmanın yansıması olan çığlıklar, eminim ki çoğumuzun hayatında genişçe yer edinmiştir. Bu kültürün ne yazık ki geçmişte kalması üzüntü verici, ama ilk kez bu çatılar altında tanıdığımız yapımların hâlâ hayatta oluşu bizi bir nebze de olsa teselli edebiliyor.

Hatırı sayılır firmalardan olan Capcom’un hazırladığı Street Fighter, 20 yılı aşkın süredir yaşıyor. Üstelik o tam da emekliye ayrılıyor derken IV numaralı üyesiyle geri dönmüş ve hepimizi yeniden heyecanlandırmıştı. Yeni görselleri ve özüne sadık oynanışıyla milyonlar sattı ve o artık “Super” takısını hak etmişti. Nitekim öyle de oldu. Şimdi sırada Super Street Fighter IV var. Ben artık dayanamadım ve yeni oyunu gittim gördüm, oynadım, beğendim. Şimdi de biraz bahsetsem iyi olur sanırım (Ardımda da tekrar tekrar DJ Ashba’dan The Ballad of Death çalarken).

Super Street Fighter IV

Hakikaten süper

Her defasında “bu artık son” denilse de, bir türlü vazgeçilemediği belli. Öncelikle Super Street Fighter IV (SSFIV) için söylenen şey, sıradan bir içerik paketinin olmayacağıydı. Kapsamlıydı ve bu sebeple yeni bir oyundan farksız olacaktı. Yeni yapımda ilk dikkat çeken yönü, artan dövüşçü sayısı oluşturuyor. Bu kez yirmiden fazla karakter var. Guy, Rose, T-Hawk, Fei Long, Dudley, Ibuki ve Juri bunlardan bazıları. Sırasıyla hepsini denedim.

Öncelikle oyuna özellikle Bruce Lee’den esinlenilerek hazırlanan ve atletik yapısıyla dikkat çeken Fei Long ile başladım. İkinci seçimim ise, Dudley oldu. Bıyıklarından mıdır, yoksa garsonluktan vazgeçip dövüş arenasına adım atmasından mıdır bilinmez, garip bir mizahi yönü var. Onca yumruk yedikten sonra, boks eldivenleriyle size ikram ettiği kahveyi içmeseniz iyi olur.